bayılırım dedikoduya, kahvemi de aldım geldim. Uzun zaman olmuştu, hala da tam müsait olmamadım gerçi. Neyse;
Öncelikle, kalben sevip aklen evlenenlerin dünyasına hoşgeldin. ikili ilişkiler rastlantısal oluştuğu için çokcanası efsunlu başlıyor ve insan o dönemlerde bu tür şeyleri konuşmaktan çekiniyor/atlayabiliyor/yahut önemsiz görebiliyor. Ve devamında evlilik arefesinde ve sonrasında işin içine maddi aksiyomlar girince de(-ki zaten alelerimiz evleniyor dalaveresi de tam bu noktada kopar, onun dışındaki sosyo-kültürel uygunluk filan fason olaylardır)... girince de kendi(burası kıymetli) ailesi etrafında bi' takım kararlar alıp bunu ''tadımız kaçmasın'' kisvesiyle ortalığa saçmadan uygulayabiliyor. O kadar yaygın bir olay ki bu, sen de ucundan nasiplenmişsin işte biraz. telaşa mahal yok.
Bu noktadan sonra, olayı konuşarak senin yaklaşımınla çözebilmeniz mümkün değil. Zaten asıl marifet bunun önüne geçebilmekti, yani öncesinde ''ben öyle sanıyorum''lara yer vermemekti, o kısmı başaramamışsınız. Buradan sonra da, ya siyasi davranıp ''pazarlık'' kavramına başvuracaksınız(bu kısmı romantikler sevmez ama, eninde sonunda süreçte yaşayacaksınız) ya da hiç kirli işlere bulaşmadan ''sevdiceğimin ailesi benim de ailemdir madem böyle bir gereklilik gördünüz, biz de üzerimize düşeni yerine getireceğiz elbette ama keşke bunu daha önce konuşsaymışız'' gibi daha yapıcı bir rol alarak Atlas'lığa devam edeceksin.
Sorununuzun çözümüne/cevabına, kabullenmekle ulaşacaksınız. Sorunun cevabı ise, ayıp kavramı ile ilgili(şimdi hiç bunlara giresim yok)
Yani, normalde kadın tarafı bunu asla ayıp olarak görmez, hatta sınıf atlama arefesinde olan herhangi birileri de - kadın/erkek farketmeksizin bunu ayıp olarak görmez. Aileye karşı borç olarak görür.
Yani senin aile kavramınla eşinin aile kavramı biraz farklı(ne kadar iyi niyetliyim). Sen aileni onunla oluştururken o ailesine seni dahil ediyor. Dostoyevski(onun da Allah iyiliğini versin) bu durumu ayrıntısıyla açıklar zaten.
Yani sen aslında şikayet ettiğin bu duyurunda haklısın, ancak daha önceden bunları konuşmadığınız/öngöremediğin için ve sonradan takındığın biz bir aileyiz çok çalışıp az kazanıyorsun bunun da 900'ünü bize ayıramayacaksan, hiç çalışma yorulma evde dur bari, rahat edersin(!) tavrınla kusur dağılımında 4/10'luk bir pay kazanıyorsun. Geçmiş olsun.
Bi' çiçek alıp bu zor günlerinde hanımı yemeğe götürüp özür dile. Kendi içinde bulunduğun psikolojik ve fiziksel şartları anlat ve ona hak verdiğini fevri ve ani çıkışın için de affetmesini ve biraz da anlayış beklediğini ilet.
Romantizm böyledir işte, olmadık zamanlarda olmadık ödünlere sebebiyet verir masraf açar. Öğrenciyken et döner yemeye benzer, en ihtiyaç halinde yeni bir hediye-yemek masrafı çıkartır. Ve her ne kadar sevgililer günü ''olmasa da olur'' diyenlerden de olsa o hediye ve yemekle mutlu olur, taviz verir.
Bugün hava çok güzel, ben leblebi almaya gidiyorum.
edit: oha, ben yazana kadar 3milyon kişi yazmış(tam saymadım) herkes eli klavyede bu soruyu bekliyormuş meğer. Herkesin her konuda bir yargısının(fikir değil) olması ne güzel demi, insan ırkı çok eğlenceli esasında.