derse girip ekran kaydını başlatarak kolayca halledebilirsiniz.

Host'un haber olmadan Zoom içinden kaydedemezsin. Farklı bir ekran kayıt programı kullanman lazım.

mesela
(bkz: obs studio)

windows+G yapıp menüden "yakala"yı seçin. açılan kısımdan ekran kaydı başlatabilirsiniz. sesi de alması için mikrofon simgesinden sesi açtığınıza emin olun.

Küsget sanayi'ye git, kadayıfçı ali usta'da katmer ye <3 tercihen kahvaltıda ye ama günün herhangi bir saatinde de olur tabi.
Bir de ben kendim gitmedim ama üniversitenin orada önder pastanesi varmış, onun katmeri daha güzel dediler.

fazla bılınmeyen degıl ama oyuncak muzesı'nı zıyaret edın derım, tatlı bır yer. saate dıkkat 17'de kapanıyor ben gezememıstım :/

Bey mahallesinde yürüyüş yap. Bi kafede avluda otur çay iç

Urfa tike ciğer’de ciğer, anneler parkındaki akşam simit’te katmer ye.

Sabah öğlen akşam tıka basa ye. Antep'te başka bişey yapılmaz

Koçak'ta baklava ye, hediyelik baklava al dönerken.

erçelebi kadayıf mıydı neydi. orada dondurmalı hasır tatlısı ye. üf.

Tek diyeceğim iyilesmelerinden sonra en az 2 sene böbrek ve kan değerlerini takip edin bir çok kişide sonradan böbrek ve pıhtılaşma sorunlari oluşuyor.

Ayni durum arkadasimin basina geldi. 4 yasinda ve 5 aylik cocuklar ve hic sikintisiz atlattilar, insallah sizinkiler de semptomsuz gecirir. Cok gecmis olsun.

Kum için kapalı tuvalet ve tuvaletinin önüne elekli paspas koyabilirsin bir nebze engelliyor kumun eve yayılmasını; tüy için de kediyi biraz sık tarayıp tüyünü toplarsan tüyün eve yayılmasını biraz önleyebilirsin ama bunlar kesin çözüm değil tabii onlarla yaşamaya bir şekilde alışacaksın.

kum icin: pelet, kum gibi degil zaten etrafa yayilmiyor. kesin cozum. kabin onune de paspas aldin mi tamamdir.

tuy icin: furminator, azaltiyor ama kesin cozum degil.

bizde bir tane 11 aylık mırnav var. tuvaletinin hemen önünde patilerinden dökülen kum tanelerini tutsun diye bildiğiniz banyo paspasını ters olarak koydum, çoğu orada takılıyor. yerlerde tek tük görüyorum.

ama asıl iş yükünü robot süpürge sırtlıyor. kediler artık hep sizinle kalacaksa şiddetle bu süpürgelerden öneririm. bizde kedi yokken de süpürge vardı, şimdi daha da kıymete bindi. 2 günde bir falan çalışıyor, gözle görünür bir şey olmasa da işi bitirdiğinde haznesinden çıkan toza/tüye hayret edersiniz. kurutma makinesi gibi bir şey, onu da açınca bunca tüy/hav nereden çıkıyor diye hayret ediyorsunuz.

Kum ve tüy için yukarıda söylenmiş zaten bazı şeyler. Kapalı tuvalet alın mutlaka. Bir de her duyuruda söylüyorum ama yine söyleyeceğim; kurutma makinesi giysi, battaniye örtü gibi şeylerdeki tüy sorununu komple çözüyor, robot süpürge alma imkanınız varsa o da günlük çalıştığı için hem kumları hem de tüyleri topluyor. İkisi de benim elim ayağım gibi. Birinden birini seçeceksiniz de kurutma makinesi mutlaka alın derim.


Bunun dışında mevsim geçişlerinde illa ki fazla tüy dokecekler; buna hazırlıklı olmak gerekiyor maalesef.

Kediyi sabah akşam tarağa tüy gelmeyene kadar tara. Ona rağmen etrafta tüy görmeme ihtimalin yok. Hele uzun tüylü ise. Haftada bir haslanmis yumurta veren var tüy sağlığı için. Bir de kaliteli mama da önemli. Bizim mama somonlu mesela, ona geçtiğimizden beri pambık gibi tüyleri.

Kapaklı kum kabini da kapak tarafını direkt ortaya değil de duvara dönük şekilde yerleştirip önüne de paspas koyabilirsin. Yine de bir şekilde öbek halinde kumu salona getiriyor bizimki.

@elorelia'nın yorumu üzerine ek soru: Ben karantina döneminde bakmaya başladığım için kedilere getirden mama alıyordum. Whiskasa alıştık o yüzden. Ama hangi mama kalitelidir hiç bilmiyorum, bu konuda da yorum alsam süper olur.

Zaten alabileceğin birkaç marka var ama kediler tuhaf varlıklar zamanla göreceksin en iyisini alayım dersin ama yemez onu, o yüzden petshop'tan üç beş tane numunelik mama al hangisini yiyorsa ondan devam et biz Acana aldık yemedi hayvan Royal Canin'den başkasını kabul etmiyor.

Bizim kediye n&d az tahıllı olan versiyonlarından veriyorduk küçüklüğünden beri fakat bağırsak sorunları olmaya basladi; proplan somonluya geçtik. Normalde n&d çok iyi bir mamadır ama bizimkine iyi gelmedi. Kediden kediye değişen bir şey olabiliyor bu. O yüzden n&d, proplan, acana gibi mamalardan birini seçip başlayabilirsiniz bence. Sorun olursa veteriner kontrolünde degistirirsiniz Çunku bazıları mama değişiminde daha çok tepki veriyor.

EverClean marka kum alırsanız daha güzel topaklandığını farkedersiniz ama diğerlerine göre pahalı. Hatta less trail çeşidi varmış ama denemedim henüz.

eğer kedilerinizin tuvalet dışına doğru kum kazma huyları varsa tepeden girişli kum kabı öneririm. 3 aylık bir kedi rahatlıkla girip çıkabilir. bence önden girişli kapalı tuvaletlere göre daha iyi. sağına soluna da paspasla sorun azalıyor.
mama açısından whiskas vermeyin mümkünse. marketten alınabilen mamalar genelde sağlıklı olmuyor. n&d, hills, proplan gibi bir mamaya geçebilirsiniz. genelde kediden kediye değişiyor. ucuz mamaları saldırırcasına yiyorlar. ilk başta sevmediler gibi gelse de kademeli geçerseniz sorun olmayabilir.

robot süpürge+ çamaşır kurutma makinası, bu ikisini alırsan tüy görme oranın %50den fazla azalır şimdiki halinden

s10e alabilirsin.

iphone se alsana. 2015’de çıkmıştı galiba

Cok gereksiz bi hareket olur.
s10e +1 Ben de 1 ay evvel falan aldim, mis gibi telefon.

öncelikle yeni nesil araba camı büyüklüğünde telefonlardan nefret eden biri olarak derdini anlıyorum arkadaşım.

konumuza dönecek olursak öncesinde bi android kullanıcısı ve şimdilerde bi 5s kullanıcısı olarak 5s'in hafızasını fotoğraf vs. ile doldurmadığın sürece kesinlikle kasmıyor ve gayet stabil çalışıyor lakin şarj konusunda androidlere oranla üzebilir. androide oranla diğer olumsuz yönleriyse şarj dolayısıyla sürekli wi-fi özelliğini ev dışında kapatman gerekiyo ve güneşe çıktığında ekran parlaklığını otomatik ayarlama gibi bi durum söz konusu olmuyo. bunların haricinde aynı fiyatlara alacağın bi androide oranla epey hızlı ve dokunmatiği daha hassas.

alacağın 5s neredeyse ölmek üzere olan bir telefon. güncelleme desteği, ya da yeni ios versiyonlarını alamayacak. pili yeni değiştiyse konuşma için şarjı tutar. ama eski pille akşamı bile çıkaramayabilirsin.
onun yerine biraz cüzdandan kasar, 7 alırsan tüm uygulamaları sorunsuz çalıştıran ve pili emmeyen uygulamalarla 2 gün rahatça giden bir telefon almış olursun.

arkadaş 500-600 liraya 2. el bi 5s alayım demiş. arkadaşlar önerdiğiniz s10e gittigidiyor fiyatı 4300 lira ve 5s'e oranla epey büyük bi telefon.

s10e 142.2 x 69.9 x 7.9 mm ağırlık:150 g
5s 123,8 x 58,6 x 7,6 mm ağırlık:112 g

iPhone SE, iPhone 7’in kafasını kullanıyor. 5S’tense SE’nin ikinci eline bakabilirsin. Daha uzun ömürlü ve daha hızlı olur. Güncelleme yapma bir yerden sonra ama, yavaşlatıyor Apple telefonları çünkü.

5s toros gibi bi şey. Se veya xiaomi modellerini öneririm

yabancılarda niyeyse olmuyor. yakınlık derecesi arttıkça en ufak seste fıttırmaya başlıyorum. oda değiştiriyorum. maruz kalarak alışırım dedim ama olmuyor.

deliriyorum. evde yemek yiyeceksek ornegin, muhakkak biseyler televizyon falan acmaya calisiyorum. aile evinde, mutfakta televizyon olmadigi icin surekli konusarak kendi kendime bastirmaya calisiyorum. toplu tasima araclarina da kulakliksiz binmemeye calisiyorum.

gecen gun metroda bi adam vardi mesela, metronun karsi sirasinda oturmasina ragmen oyle sakiz cigniyordu ki, kulakligi taktiktan sonra bile kafama taktigim icin agiz hareketlerine bakip ofkelendigim icin yer degistirdim.

Psikiyatrist ve ardından psikoloğa başvurun.

Aşırı öfkeleniyorum. Niye bu kadar sinirleniyorum noluyo sanki diye düşünsem de çıldırıyorum.

Captainobvious'ın bahsettiği durumdaki gibi sesi fiziksel olarak duymasam bile öfkelenebiliyorum.

Bazen dizilerde filmlerde, yemek tarifi videolarında böyle sesleri duyup öfkelenip kapatıyorum.

Televizyonu açmak başka şeylere odaklanmak ve bazen yemek yerken insanlara bakmamak dışında bir çözümüm yok :( sakız çiğneyen biri varsa oda değiştiriyorum.

Baska seylere odaklanmaya, dayanmaya calisiyorum bi sure ama ise yaramiyor. Ben de ortami terkediyorum.

Ben de terk ediyorum. Ne olacak böyle bilmiyorum.

Psikiyatrist ilaç diyor hemen. İlaçla işim yok.

erkeğim, dünyanın en düz adamıyım buna rağmen yorumum kesinlikle gelinlikvari bir kıyafet bu, düğünlerde giydirmezler adama (düğünde bir tek gelin bu tarz kıyafet giyer diye bi durum var diye biliyorum), normal bi etkinlikte de garip garip bakarlar.

benziyor bencede.

allah allah, bende mi bir sorun var acaba. bence gayet şık ve güzel bir elbise. düğünde tercih etmezsiniz olur biter. çok beğendim ben.

gelinlik deseler şaşırmam buna

evet gelinliğe benziyor.
ayrıca kolu kapatan kısım gereksiz bir detay olmuş.

Çok şık ve çok hoş durmuş giyen kişide.

Yazın akşam açık alanlarda bir yemek, etkinlik için çok hoş.

Çok ağır bir elbise. Ancak düğünlerde giyilebilir ama renkten dolayı giyilemez.

"selam, ben dikkat çekmek istiyorum" elbisesi. kol detayını beğenmedim. düğünlerde giyilmez, sıradan bi yerde de giyilmez. zengin aileli türk dizisinden fırlamışçasına davet davet geziyorsanız belki giyilebileceği yerler bulunur ama yine de ilk cümlem geçerli olur.

Gelinliğe benziyor.

yani aslında hepsi ama.. siyah kan, leyleklerin uçuşu ve sisle gelen yolcu diyebilirim.

Tüm kitaplarini okudum hepsi ayni +1 kizil nehirler ile baslayabilirsin

Siyah kan ve sislengelen yolcu’yu aldım teşekkür ederm :)

tek bir ornek gostermek zorunda degilsen karadeniz den 7/8 , 5/8 olculu olmak uzere bir seyler dinletirdim. Turk usulleri diye daha cok bilinir yurt disinda da.
Yani etkilesime girmeyen kultur zaten kultur sayiliyor mu asil mesele de bu. Neyse trakya 9/8 ve dogu anadolu marmara seklinde gidebilir.

Tek bir parcayla bu turk muzigidir demek saglikli olmak. Ayrica halk muzigi ni sant muzigi mi diye belirtmemissin. Cook cesitli oldugu icin ilk dinleyiste bu turk muzigidir demek bazen zor olabiliyor.

aşık veysel, 60 sonu 70 başı icra edilen saykodelik türk rock gruplarının bir çoğu, yenilerden altın gün.

turk halk müziğinden bir örnek olabilir evet.
türk sanat müziği kökenlerini batıdan alıyor ve biraz elitist sanırım.
türk halk müziği de çok yöresel gerçi.

@holoscene ' e ekleme yapmak icin geldim. 60 / 70 turk rock sarkilarinin cogu ortadogu'nun yerel sarki melodilerine turkce soz yazilarak olusmustur. hatta ulke vermek gerekirse israil cogunluktadir

cedex bilgin cok yanlis.

türk müziği denince benim aklıma kani karaca geliyor.
youtu.be

bu soruya cevap vermek çok zor. ben olsam, uzun uzun düşünsem dahi en doğru şarkıyı seçemeyeceğimi düşünerek, direkt açar "bir kızıl goncaya benzer dudağın" dinletirdim.

Tatyos Efendi - Kurdilihicazkar Saz Semaisi

ah anılarım canlandı. ya ben de çok gerilmiştim, zaten normalde sunum yapmak da ölümdür benim için, bir de alanımdaki en kodaman hoca vardı jüride. ama hiiiç korktuğum gibi olmadı, hiçbir olumsuzluk olmadı hatta. jüride kötü niyetli biri yoksa ve tezin çok berbat değilse rahat atlatırsın.

yemek faslı genelde işin sonunda yapılır, sunum bitip rahatlayınca ikram edebilirsin yani. sen zaten odada hazır bulunursun, danışmanın da jürideki hocaları alır gelir muhtemelen. ayrı ayrı gelseler dahi sen odada bekliyor ol yeter.

şimdiden tebrikler.

Geçen hafta yakın bir arkadaşım tezini savunmadan önce masayı aşırıya kaçmadan donatmıştı kuru pasta ve içeceklerle. Hocası vaziyeti görür görmez, "Burada birazdan ilmî bir toplantı tertip edilecek. Güne mi geliyoruz? Çabuk kaldır bunları!" diye ayaküstü azarladı çocuğu. :D

Bu meseleleri danışmanınızla konuşup hâlletmeniz gerekiyor. Hocanıza ve kurumunuzun teamüllerine göre değişebilecek hassas bir mevzu çünkü. :(

Benim okulumda şöyle bir gelenek var mesela: Tez savunmasını başarıyla tamamlayan kişi çalışıyorsa, jüriyi ve samimi arkadaşlarını yemeğe çıkarıyor; çalışmıyorsa herhangi bir etkinlik düzenlenmeden olay oracıkta neticelendiriliyor.

bizim zamanımızda da yemek mevzusu olmazdı. isviçrede 8 yıl doçentlik yapmış gelmiş adamın önüne sarma koyarak ders geçelim desen tüm fakülte kıçıyla gülerdi afedersin.

anadolu da ve biraz düşük seviyeli okuldaysan yemek götür ama onun dışında düşme öyle bir hataya. danışmanına sor yine de

doktora

bizde ederken gördüm millet ya, biraz kuru pasta götüreyim bari öyle maksat boş kalmasın masa

ya rica ederim akademide şu varoşluğu hep birlikte kaldıralım. yemek nedir abi. nasıl görgüsüz hocalarınız(hocalarımız) var.

yani ortama göre kokteyl falan olur (kahve, kuru pasta) o da şart değil, beklenmemeli. ama her geçen gün yemekle ilgili neler duyuyoruz. çok çirkin ve ucuz yaa. anadolunun kervan geçmez yerinde doç. prof olmuş vasat hocaların bitmeyen taşralılıklarından başka bişey değil.

@passion
hiç gerilme kardeşim, sunuma başlarken kısa süre içinde biteceğini düşün :) birazdan tüm yüklerin hafifleyecek. sen de karşılayabilir, tokalaşabilirsin, gerginsen sadece reverans yapıp uzaktan selam verebilirsin.sana kalmış.
gülümse, sunum sırasında hızlanırsan yavaşlamayı ve derin nefesler almayı unutma. sakin ve pozitif ol. bol şans, su gibi geçsin. :)

Evet yemek nedir, ben de hiç sevmem. Sarmalı dolmalı tez savunmaları duydukça şaşırıyorum. Ben hocalar kuru kuru çay içmesin diye minik iki tabak kuru pasta koyarken bile utanmıştım. Çay demişken, genelde ev sahibi hoca savunma esnasında çay söyler ama bazen adayın önden söylediğini de gördüm.

Ama su mühim. Savunma tartışma mekanıdır, mevsim de yaz. Kimsenin dili damağına yapışmasın, suyu savunma ortamından eksik etmeyin.

Hocaları karşılama işini de danışmanınıza bıraksanız daha iyi olur. Sonuçta siz onlar için "aday"sınız. Zaten hocalar da birbirlerini böyle jüriden jüriye görüyor, sizin eksikliğinizi hissetmezler :) Onlar kendi hoşbeşleri bitince sizi odaya alır.

-Size sunumunu kendi kendinize sunup kaydetmenizi ve dinlemenizi tavsiye ederim.Hatalar, duraklamalar direkt göze çarpıyor.
-Dışarıdan gelecek hocalara mail atabilirsiniz,"Hocam sizi karşılamamı ve danışmaya/nizamiyeye isminizi bırakmamı ister misiniz?" minvalinde ama biraz daha kibar şekilde.
-kuru pasta yeter fazlası gereksiz bence. bizim okulda sunumdan sonra verildi hep, kimse yemedi genelde zaten. Sen sunarken birinin katur kutur bişi yemesi dikkat dağıtıcı oluyor. Sonra verilmesi daha iyi diye düşünüyorum.

-yaptığınızı her işlemin ardındaki kararı aklınıa yazın. Yani biri bunu niye böyle yaptın diyecek olursa mutlaka cevabınız olsun. Hocamın bir de şu tavsiyesi var, bu tezi ninene dedene nasıl anlatırsın? O soruyu da cevaplayın kendi kendinize,faydası oluyor konuyu toparlamak için.

- son olarak cosmic string haklı, geçemeyecek tez jüriye çıkmaz, stress yapmayın. Ayrıca unutmayın tezinizi en iyi bilen kişi sizsiniz,şimdiden geçmiş olsun :))

merak eden varsa doktor oldum :)

Abicim ne bebe tipinden bahsediyosun?
Ortaçağda yaşasan geçtiğin sokaklarda millet atına bakardı yerinde duruyomu diye

Anlamıyorum valla gençleri. Ne istiyorsun başka? İyi böyle

e 22 yaşındasın işte, bayaa 22.

not: o saçı kes.

Saçın bana marulu hatırlattı nedense :D Onu bir şekle şemale sokabilirsin (kestir yani). Gür saçların var ziyan ediyorsun böyle.

Bir de kaşları hafif aldırman lazım ama Hz. Ali kaşı gibi değil, yine dağınık kalmalı biraz.

1- Hiç mi hiç bebe tipli değilsin.
2- Kaşların toparlanmaya ihtiyacı var.
3- Saçların yeni şekillerle tanışmaya ihtiyacı var.
4- Fotoğraflarında hep böyle ''Acılıyım, agresifim ve üstelik de isyankarım.'' havasında bakıyorsan işin var, kurtar kendini bu bakışlardan.

22 yaşında zaten daha bebesin yavrum. şaka bi yana, yazmak istediğim şeyi tam olarak cern de cayci olmak vardi yazmış. o saçı kes. kısa kes. kaşı aldırabilirsin biraz ama çok alınmış alınmış bi hal olursa kötü olur. geçen biri sormuştu ya bu kaş modası ne zaman bitecek diye, instagramdaki o kaşlarını kalın boyayan tiplere dönme, kalın ama kusursuz alınmış olmasın yani.

Bebe tipli değilsin knk. Onun dışında kaş ve saç kötü.. Saçlara kaşlara bir şekil falan bir şeyler yaptır bence.

Farklı görünüyorsun. Yaşın gibisin. Saçlarını da beğendim.

eyv adamsın

edit: şimdi, gözü hallettik sağ gözümde kan vardı bebeklikten kalma onu aldırdım. gözüm hafif kanlı ama yeni ameliyat olduğumdan dolayı, geçicek o. burun bilmiyorum burnum biraz büyük bizimkilere çekmişim ama ameliyat lazım mı değil mi bilmiyorum yani. ona da bi bakıcam. gözlük takıcam kemik gözlük inş iyi olur yoksa lense geçmek zorunda kalıcam. saçlara bi bakıcam duruma göre ama kaşlara ayar kesin lazım o benim de canımı sıkıyor. ondan sonra tamamım.

bütün gün aynada kendini inceleyen tiplere benziyorsun. bizim şirketteki kızların öve öve bitiremedikleri dünyalar çirkini yeğenleri gibi tipin var lan. o yeğenler büyüyünce böyle oluyor demek ki. bol bol limon ye.

yok bunlar yıllardır varolan sorunlardı daha yeni yeni çözmeye karar verdim. neyse o senin görüşün daha fazla açıklama yapmayayım sağolasın yorumun için

kirli sakal bırakabilirsin saçları kısalttıktan sonra. ama saf temiz bir tipin var gerçekten.

bence talebinde haklısın. tipin iyi. ama sanırım sorun saçlarda. burak deniz’in saçlarına bir bak derim aana gidebilir.

Sen 22 demişsin eksik söyledin sanki :) saçları izsiz Amerikan yap üstleri çok uzun bırakma.

Kardesim hakaret gibi gelmesin ama bran stark'a benziyorsun biraz :d

Saçın normal, hatta güzel. Tipin de iyi yav. At hırsızı değilsin ki gayet temiz yüzlü herifsin işte. :d

@same idiot, yok çalışıyorum zaten dışarda :)

son faiz oranlarına binaen faize yatırıp aylık belirli rakamlar çekerep hayatı idame ettirmek gayrimenkul yatırımlarından daha makbul

ama 2 yıl çalış 1 yıl yat sonra 2 yıl daha falan derken sürmenaj olabilirsin, en nihayetinde "arbeit macht frei"

2.5 yıl uzun bi süre, limit dediğin gerçekten boğaz tokluğuna bi yaşamsa bence değmez. sonu rahatlık olsa bile o kadar süre çile çekmek çok mantıksız yani. bir de keyif süreci sonrası yeniden iş bulamama riski var. ı ıh. ben olsam yapmam. var olan şekliyle hayatımı güzelleştirmeye çalışırım daha iyi.

yaklaşık 8 sene böyle yaşadım. 6 ay çalışıp 6 ay yedim. totalde 3 yıla yakın zamanım yurt dışında çeşitli ülkelerde geçti, çok farklı tecrübeler edindim. tek zararı bi yere ait olamama, bi yerde takılı kaldığını düşününce delirme gelmesi oldu :) tr'de 10-12 şehirde yaşadım. çok farklı arkadaşlıklar edindim. şimdi yaş oldu 32, bekarım evim yok sadece 1 valiz eşyam var :) her an bi yerlere gidebilecek durumda tutuyorum kendimi içgüdüsel olarak :)

Nedenini uzmanlar iyice aciklar, ben baska bir seyi belirteyim.

Bunlar zıt kelimeler değil. Kelimelerin olumsuz halleri. Arada fark var.

Bazılarının olumlu hali, bazılarının olumsuz hali daha yaygın.

Hızsız demezsin yavaş dersin ve yavaş yaygın. Hızlı da yaygın.

Tıkalı-akici

onlar zıtlık eki ile zıt yapılmış.
esas zıt kelimeleri: yavaş ve açık.
araba ne kadar da yavaş.
trafik ne kadar da açık.

zıtlık ekini daha çok olması gereken bir şey olmadığında eksiklik anlamında mı kullanırız:
karaktersiz, ölçüsüz vs.

Zıddı değil ki. Olumsuzu gibi bunlar. Hizlinin zıddı yavaş. Takalinin zıddı açık ya da boş. Edebiyat okuyan arkadaşlar, dil bilimcileri daha iyi açıklayacaklardir tabi ama. Bunlar zid değiller

ahadfklghlkhş böyle kelimeler aslında olmadığı için garip geliyor. zıddı da yok, kaşık da yok aslında.

Normalde de tıkalının karşıtı olarak tıkasızı kullanmıyoruz çünkü. "Burnum tıkalı değil" mesela.

"zıddı mı yazılır, yoksa zıttı mı?" diye tartışsanız bence daha hoş olurdu :)

@uskunalar ileri "eved" +1

-siz/-sız eki olumsuz sıfatlar türeten yapım ekidir.

Örnek verdiğiniz kelimeler sanıyorum sizin kendi türettiğiniz kelimeler. Bunlar yaygın kullanılan Türkçe'de yok. TDK'ya girmemiş mesela. Dolayısıyla aşina olmamanız normal.

Eşcinselliği savunmuyorum, ama evlat edinmeleri konusunda ne sakınca var? Hetero ailelerin çocukları çok mu sağlıklı ortamda büyüyor? Eşcinsel ebeveynlerin istismarına uğrayabilir çocuk desek önyargılı oluruz. Kaldı ki hetero ailelerde yok mu bu? her tür pislik var. Homolarda niye daha fazla gorulsun?

Huzurlu bir ortamım olacağını bilseydim homo ebeveynleri tercih ederdim.

biri yazmış geçen, tercih olsa tüm kadınlar lezbiyen olurdu diye. epey haklı :)

bence ne evlilik, ne evlat edinme, ne de herhangi başka bir konuda farklılık olmamalı. bunları tartışmayacağımız seviyede normal kabul edilmeli. ama çok zor tabii.

şöyle bir sakinca olabilir,
çocuklar icin bir anne ve bir baba figürü var ve olmali, en azindan eşcinseller kasabasi ya da ulkesi olmadigina gore etrafindaki cocuklar icin böyle olacak..
anne ve baba figuru icin de malum erkek ve kadindan mutesekkil bir rol birliktelik gerek, bu mesele baska turlu nasil aşilir bilemedim

doğuştan olanlar ve tercih edenler(çevresel etkiler sonucu kafası karışanlar) ikisi de mümkün.

Tercih değil yönelim.. O tercihim diyenler kimler bilmiyorum ama bizzat tanıdığım lgbti bireyler içerisinden "tercih ettim" diyeni duymadım. Anasınıfında fark ettim diyorlar genellikle. O da zaten ilk sosyalleşme.

Neyse, diğer mevzuya gelelim, ne farkeder? Bence sırf kadın&erkek çift diye üremeleri bile hata. Analık babalık için ehliyet gerekiyor diye savunuyorum. Ve cinsiyetlerinden ayrı olarak bir çift yeterli karaktersel vasıflara sahipse gayet de evlat edinebilirler.

Benim kafama takılan mesele; 2 gay veya 2 lezbiyen çocuk sahibi oldu diyelim, şimdi bu çocuk hangisine anne hangisine baba diyecek? Ya da ne diyecek mesela? Arkadaşları arasındaki normal aksettirilen aile kavramında bu çocuğun gelişimi nasıl olacak? 2 gay/lezbiyen ortasındaki sübyan ne yapacak? ''Hangisi babam hangisi anam?'' diye diye sıyırmayacak mı? Bana bu sorunun cevabı lazım trollemiyorum cidden, yoksa kim kimi koparıyor umrumda değil açıkcası.

tercih değil, o eskiden gelen bir ağız alışkanlığı ya da hata ama her zaman doğuştan gelen bir şey de değil.
evlenememeleri çoğu ülkede anayasaya aykırı zira evlilere özel vergi avantajları var; bu sefer eşcinselleri bu haktan mahrum bırakmış oluyorlar. bunun dışında da tabi ki heterolar kadar sefil olmaya hakları var dolayısıyla evlenmek isteyen evlenebilmeli.
evlat edinen çok eşcinsel tanıyorum, ev ortamlarını da biliyorum; ne çekincen var bilemedim, çoğ güzel bir şey, şahane hatta, bilgili, görgülü, bilinçli insanlar, mis gibi de yetiştiriyorlar çocuklarını, genelde de 2 tane evlat ediniyorlar.

Annemiz ve babamız var diyelim.
E biz doğmadan da babamız ölmüş. Babasız büyüyeceğiz. Baba figürü hayatımızda olmayacak.

Lezbiyen ciftin cocuguysak iki annemiz olur. Ayşe anne, fatma anne deriz. Yine baba figürü yok.

Hetero ailede de baba figürü olacağı kesin değil. Kusurlu bir figür de olabilir.
Kaldı ki başka bir akraba baba figürü oluşturamaz mi?

Geyler aciklasin. Tıkandım ben.

@tiny penny sizin bir üste yazan arkadaşın sorusuna cevap verebilir misiniz?

@sivrisinek aslında o soruya sizin bir üstte cevap verilmiş.

anne ve baba diye bir stereotipik kadın ve erkek figürü olmadan büyüyen çocuk geleneksel kadın erkek rollerini öğrenmeden ve üstlenmeden ruh sağlığı daha yerinde bile büyüyebilir. Daha önce dendiği gibi annesi ya da babası olmadan büyüyen insna yok mu, onlara bir şey olmuyorsa gay çiftlerin çocuklarına da olmaz.

Eşcinsel olmayan bir örnek vereyim. Evli ve tek çocuklu bir aile var, arkadaşlarım. Kadın kısa saçlı, makyaj yapmıyor ve tam zamanlı çalıştığı için sabah erkenden evden çıkıp akşam geliyor. Erkek uzun saçlı, freelance çalışıyor, o yüzden sabah çocuğu hazırlayıp kreşe bırakan, akşam alan, anne gelene kadar yemeğiyle üstü başıyla ilgilenen o. Bu çocuk için geleneksel anne baba rolleri tamamen ters dönmüş durumda ve çok da güzel bir çocuk yetiştiriyorlar. Çocuk büyütmek için öğrenilmiş anne ve baba kimlikleri şart değil.

bence hem tercih kismi var, hem de icgudusel yonelim kismi var. icgudusel olmadan kimse escinsel olmaz. marjinal olmak icin escinsel olan yada biseksuel olan tipler var tabi ama onlari ayri tutuyorum. ama isin bir de tercih meselesi var bence. icindeki bu yonelimi farkettikten sonra bu duygularini baskilamak yerine kabul ediyorlar sonucta.

icgudusel olarak adam oldurmeye niyetli insanlar da oluyor sonucta. dogustan itibaren, hayvanlara vs zarar verip aci cektiriyor. bu adam da simdi "bu benim tercihim degil, icgudusel yonelimim" diye adam oldurebilir mi? tabi ki birebir ayni seyler degil, escinsellerin baskasina zarari olmuyor ama tercih kismi acisindan benzer oldugunu dusunuyorum.

baskalarinin haklarina dokunmadigi surece lgbt'lerin beraber yasamasi evlenmesi vs benim acimdan sorun degil. ama ozellikle turkiye'de yine bu bireylerin kendi tercihlerini baskalarinin gozune sokma calismalari oluyor. burasi artik baskalarinin haklarina karisma noktasi olmus oluyor.

evlat edinme konusuna gelirsek, burada da baska bir bireyin/cocugun gelecegi ile ilgili sikintilar en buyuk endise. bu durumun cocugun psikolojisine olan etkilerini tahmin etmek ve bunlari onlemek cok zor. ozellikle bizim gibi escinsel iliskinin, bireylerin dislandigi nefret edildigi toplumlarda cok daha buyuk sikinti. bu cocuk tum okul hayati boyunca okulda diger cocuklar tarafindan dislanacak, alay konusu olacak. cocugun hem psikolojisi bozulacak hem de bu asagilanmalar sebebiyle escinsellerden nefret eden bir psikopata donusme ihtimali olacak.

bu tur degisiklikler zamanla adim adim yapilir. ilk once escinsel bireylerin varligi taninmali ve diger bireyler gibi ozgur ve raht bir sekilde toplum icinde dolasabilmeliler. toplum buna alistiktan sonra bir sonraki asama bu bireylerin evlilik haklarinin taninmasi olmali. toplum buna da alistiktan sonra ki asama bu bireylerin suni dollenme, tup bebek, tasiyici anne gibi diger yontemler ile cocuk sahibi olma haklarinin taninmasi ve en son asama evlat edinebilmeleri olmali. her asamanin toplum tarafindan kabul gorup normallesebilmesi icin minimum 5-10 yil gibi bir sure gecmeli.

@sivrisinek yazdıklarımdan evliliğe karşı olduğumu anlamışsındır; kendi adıma söylüyorum, çocuk sahibi olmaya da karşıyım. Genel itibariyle muhalif bir insan olduğum da doğrudur fakaaat aile deyince akan sular durur. Bu toplumda değişmesi ve de en radikal biçimde değişmesi gereken kavramların ilk sırasında yerini alır. Değişmediği ve bu değişim, homojenlikten fersah fersah uzak olan canım yurdumun her köşesine sirayet etmediği sürece "aile kavramı" bizi zehirlemeye devam edecek. Aile nedir, kimdir?

Tr'nin megastari zamaninda bir ara tercih etmisti, sonra tekrar heterolugu tercih etti.

Bunlar çocuk niye istiyorlar ki? Çocuk dediğin bir kadın ve bir erkekten peydahlanır, sen hem kendi cinsini becer, hem de çocuk iste.

Her ikisinin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Özgürlükçü bir aileden gelen arkadaşım (yani büyürken baskı vs. olmayan) üniversite 1'de baya kız arkadaşı falan varken 3. sınıfta eşcinsel olarak açıldı. nature + nurture yani

"Annesi ya da babasi olmadan buyuyen cocuk yok mu, onlara neden bir sey olmuyor?"
Denmis.
Kac tane oksuz/yetim olarak buyumus cocuk incelediniz? Baktigin zaman 2 eli 2 ayagi olan birey tamamen normal mi sayiliyor? Annesiz ya da babasiz buyuyen cocuklarin normal bir ailede buyuyen cocuklarla arasinda ne gi i farklar, ne gibi kalıcı etkiler oluyor arastirip incelediniz mi ki annesiz babasiz oluyorsa gay ebeveynsiz neden olmasin diye argumanlar savuruyorsunuz?

@alttaraf

benim de pozisyonum seninle ayni idi, evlensinler ama cocuk evlat edinme olayina karsiydim. isyerinde bir aile var, sanirim adamin ikinci karisi ve 40li yaslarin ortalarinda evlenmisler. cocuk istemisler ve evlat edinmeye karar vermisler. ikisi de beyaz gidip zenci 3-4 yaslarinda bir cocugu almislar. super.


ben tabii bu durumu fazla irdelemedim ama sevdigim biri, arasira laflariz. laf arasinda konu acildigi bu evlatlik meselesi hakkinda. bana cocugu bulduklarinda cocugun bir tabure ustunde yasadigini soyledi. cocuk esirgeme kurumu gibi bir yerde taburenin ustunde yatip kalkiyor, yaninda sadece bir sirt cantasi. ordan alip kurtarmislar simdi super bir ailesi var.

sonra benim de bir cocugum oldu, 3-4 yaslarinda o da. simdi ona bakiyorum ve cocuk esirgeme kurumunda tabure ustunde takilan cocugu dusunuyorum. ve diyorum ki, gay straight fark etmez, yeter ki bir evi, onunla ilgilenen birileri olsun. ne gayler tanidim, 10 numara insanlar, bircok straight adamdan cok daha iyi babalik yapabilecek kapasitedeler. varsin evde iki tane adam olsun, yeterki cocuklari bokun icinden kurtarsinlar.

şöyle bir yerde.

hafif sisli, etrafı ormanla kaplı bir gölün ortasında bir kayıkta.

@dont eat müritler yanında mı, sazlıklardan baksınlar mı? üstünde ne olsun, kimono mu?

Avrupada bi otelde, aksam da nightwish konseri varmis mesela. Üff.

kaş

Tulum, Mexico

@euteamo sözlükten tanıştığım birisi var, bi anda oraya gidip çalışmaya başlamış.
niyetin varsa tanıştırabilirim..

artık inverter tavsiye ediliyor. buradan okuduklarım kadarıyla mitsubish electric ve daikin öneriliyor özellikle.

Biz tavsiye uzerine diamond miyazaki aldik, fiyatlari diger markalara gore dusuk. Bi bakabilirsin.

kadınlar.

erkekler dış güzelliği iyi olanı severler, hayran olurlar ama olmazsa olmazları değildir.

erkekler tabii ki, bu da soru mu :)
ama duyuruda erkekler çoğunlukta olduğu için kadın cevapları ağırlıkta çıkabilir.

Tabii ki erkekler.

Kadınlar dış güzelliğe o kadar önem verseydi insan ırkı yok olurdu.

Erkekler. Kendi tiplerine de bakmazlar ha!

Erkeklerden daha fazla diyemem ama kadınlar da en az erkekler kadar önem veriyor bence.

kadınlar daha seçici. kadınlar erkeklerin %80ini ortalama altı görüntüde diye tanımlıyor.
quillette.com

cemallamec ve (s)AINT artı 1

Harbiden kendi tipimize bakmadan karşıdakinin en iyisini istiyoruz lan dsajpods :D

kadınlar.
örnek www.eksiduyuru.com

@eazy

kanka ben bu kadar çirkinken bi de çirkin bi kadından çocuk yaparsam olmaz bence. en azından bi taraf güzel olsun. yoksa yaradılanı severiz yaradandan ötürü. dermişim

karılar

teoride kadınlar, pratikte erkekler. para, statü vb şeyler devreye giriyor çünkü. bir de evlenmezse ölecek hastalığına kapılmış hemcinslerim yakışıklı erkek peşinde koşup, en son elde ne varsa onunla evleniyor ve sonra instagramda kocişlerinin kıllı göbeklerini paylaşıyorlar.

bence kadınlar. kadınlar daha acımasız ve kesin hükümlüdür bu konuda. boyunu, kilonu falan beğenmezse seninle arkadaş olmak bile istemez çoğu. ama erkekler en azından biraz şans verir diye düşünüyorum.

her iki cins de buna bakar.

ama kadinlarin asil aradigi yakinlik hissidir. o hissi-attachmenti bulursa beyninde klik eden yapi nedeniyle bu kizin bu adamla ne isi var denen durumlar olusur.

Erkekler

erkekler

Tabii ki erkekler, bunu sokağa çıkıp şöyle bir bakınca bile anlayabilir insan.

Erkekler dış görünüşe çok önem verdiği için kadınlar dış görünümlerini iyileştirmek için bu kadar uğraşıyorlar.

Kadinlar görüntü olarak var olabilen canlılar olduklari icin cirkin bir kadina 2. Cins insan muamelesi bile yapilmiyor maalesef. Farkindaysaniz kadinlar killi, bakimsiz, özensiz giyimli, yamuk yumuk tiplere ilgi gostermek zorunda olan canlilar. Yani soru cok yersiz. Bir de burdaki adaletsizliği gormezden gelip salaga yatmak yersiz.

Erkekler dış görünüşe bakar kadınlar makyaj bakım yapar,kadınlar karaktere bakar bu yüzden erkekler yalan söyler

Sosyal medyanın artık günümüzün gerçeği olmasıyla kadın/erkek farketmeksizin "dünyada böyleleri de varmış" algısı insanların zihninde yer etti. Erkekler genel olarak daha fazla önem veriyor bencede. Fakat dış görünüşe önem veren kadın/erkek sayısı geçmişe göre toplamda daha fazla olduğunu düşünüyorum.

erkekler. ama dengelenmeye başlıyor giderek.

buna kadın diyen maldır.

erkekler diyenlerin şaka yaptıklarını düşünüyorum.

erkek, 9/10.

sadece şişmanlara ve yüzü aşırı pürüzlü olanlara şans vermem. geri kalanlar benimdir.

full swipe right mısın diyosun :D

ben baya seçiciyim. ilk görüşte aşk değil de ilginin oluşacağına inanıyorum. oluşmadıysa zaman harcamaya gerek yok

erkek, 0.01/10 narsist degilim hayir.

1/10
K

Kadıköy ve Caddebostan sahilde 10/10

Buraların kızlarını çok seviyor ve beğeniyorum <3

1/20
e

1/10
E.

@işimdeyim gücümdeyim nasıl bi' yokluktasın bilader ?

@sttc konu aşk değil zaten, sadece çirkin bulmamak.

Bursada yaşıyorum, heykeli merkez baz alarak orada yürdüğümü varsayarsam 1/10

Ama FSMde yürüyorsam bu 5/10 olabilir.

K

yaşadığım yeri düşünürsem 10 kızın 4-5 tanesini çirkin bulmam, 1-2 tanesini güzel/hoş bulurum. bu durumdan bağımsız olarak kafede oturup sohbet etme ve kahve içme fikrinden nefret ediyorum, o açıdan hiçbiriyle kahve içmezdim. termosumuzu alıp parka gidebiliriz, metroda raylara yatıp ölümü bekleyebiliriz ama herhangi bir mekanda oturup çay-kahve içme konsepti bana çok yabancı geliyor, alışamadım. kızılay'da köfte ekmek falan yesek, bankta oturup termosumuzdan kahve içsek daha güzel. kafeleri sevmiyorum ben, anksiyetemi azdırıyor. fakir hissettiriyor.

Kadın, 3/10.

Erkek, bulunduğum yere göre çok değişir bunun cevabı ama yaşadığım yerde 7/10, İstanbul'da bazı yerlerde 3/10 veya daha azına da düşebilir. Zaten kapalıları direkt elerim, kafamız uyuşmaz, kahve içsek ne olur.

@senolll

abi kapalı/açık veya kafa uyuşma meselesi değil olay. başka pencereden bak.

@işimdeyim Abi dış görüntü üzerinden karar ver demişsin, kapalı olmak dış görüntü değil mi? Öte yandan bir kadının saçları benim için çok önemlidir, görmeden nasıl değerlendireyim? Dış görünüş diyorsak fizik de önemli tabii, bol bol elbiseler giyiyorsa yine değerlendiremem.

≤1/10 (o eşiti de insaflı davranıp koydum)
K.

1/10

K

Yolda gördüğümle oturup kahve içmem ama tipi sormuşsun o yüzden cevapladım:d

erkek, 0/10 (kahve sevmiyorum)

kadınların cevaplarıyla erkeklerin cevapları arasında bu kadar fark olması tuhaf geldi. aynı analardan babalardan olduğumuza göre güzellik & çirkinlik açısından yakın seviyelerde olmamız gerekiyor genetik bilimine göre ama kadınlar cevaplardan anladığımız üzere çok daha az kişiyi beğeniyor. erkekler önüne gelene yürüdüğü için seçiciliğin böyle evrimleşmesi de normal ama nedense hala erkekler kadınlardan çok daha şekilci gibi bi algı var bence tam tersi.

neyse soruya da cevap vereyim. güzellik açısından çok seçici değilim şişman olmasın, pespaye, bakımsız olmasın, dünyalar çirkini bi suratı olmasın yeter. merkezi bi yerde yürürken türbanlıları saymazsak genç kızların 6-7/10'u bu filtreye girer sanırım. dış görünüşten daha seçici olduğum başka konular var ama.

1/15

K.

Yaşadığım bölgede kadınlar erkeklerden daha özenli ve daha hoş.

10/10

Erkek.

Sadece çalışırken değil, kendim dahil genel olarak bi yalnız kalma durumu gözlemliyorum bu ara insanlarda.
Aslında bu biraz göreceli bir durum. Kalabalık bir ortamda çalışan kişiler yalnız kalmak için toplantı odalarına çekilir.
Önceleri daha odaklanmış bir şekilde yalnız başıma kendimi geliştirecek motivasyonu bulabiliyordum ancak bu durum son yıllarda değişti ve beni de rahatsız etmeye başladı. Önceleri ne yaptığımı düşünürek o kafa yapısına geri dönmeye çalışıyorum.
Fikir tartışma ihtiyacını çevreni dizayn ederek karşılayabilirsin. Yani çevrendekiler yaptığın işe benzer birşeyler yapmıyorsa bir fikir almak zor olur.
Hızlı bir çözüm istiyorsan burada paylaşarak fikir alabilirsin.

çalışırken arkadan herhangi bir canlı yayın aç ya da sevdiğin bir dizinin eski bölümlerini aç onu dinleyerek işini yap.

bunlar birileriyle yapılacak işler değil. ama şöyle yapabilirsin, alanından insanlarla belli zamanlarda buluşup yaptıkların üzerine konuşabilirsin. bu insanı çok motive ediyor. biz iki arkadaşımla her cuma buluşup tezlerimiz üzerine konuşuyoruz. faydaları saymakla bitmez, hem motive edici hem de o sohbet yapılacak çalışmaya ilham da olabiliyor. bakmadığın bir açı yakalıyorsun, karşındaki bazen bilerek bazen bilmeyerek bir kapı açabiliyor sana. sen de açıyorsun tabi.

o benim genel halim. küçükken annem ekmek almaya yollayacağı zaman kim gitsin kavgası yapardık ablamla, ben birlikte gidelim derdim. öyle bi hal. hala hiçbir şeyi tek başıma yapmaktan hoşlanmıyorum. inadına da etrafında çok az insan olan biri oldum hep :/
seninle aynı durumda olan (yapılacak iş açısından) birini bulup onunla paylaşım halinde olabilirsin. y. lisans tezimi arkadaşımla eve kapanıp yazdık mesela. okul zamanları sınav falan olduğunda da hep arkadaşlarımla buluşur çalışırdım. böyle bi imkanın yoksa da kendini motive edecek şeyler bulmalısın. ne bileyim böyle çayını/kahveni, atıştırmalıklarını hazırlayıp törenle çalışmaya koyulmak gibi. bugün şu kadar iş bitireceğim şeklinde hedef koymak gibi.. artık seni ne motive ediyorsa. evde kapanıp çalışmak yerine bilgisayarını alıp dışarıya da çıkabilirsin, kafe olur kütüphane olur.. velhasıl çözümü sen bulacaksın aslında. kolay gelsin.

oha, benim yıllardır sorduğum soruyu sormuş.

ben bunu çok sordum, herkese. tanıdığım tanımadığım. ''yalnızken herhangi birşey yapamıyorum'' tadında.

sonra sebebini az çok anladım sanırım ama çözümü ''kalkıp hemen yap'' ya da bi manita bul onunla birlikte yap. çünkü ''arkadaşlar'' bazen aslında o kadar da arkadaş olmayabiliyorlar. manita öyle değil, kapıldığı için ahenke sen ne yapsan dünyanın en iyi şeyi o oluyor bir süre. işte o süre de seni götürür. sonrası yenisi.(acı bi' ilaç, farkındayım)


bunun sebebi sosyo-kültürel kazanılmışlık ve genetikle alakalıymış. hani şu enerji diyorlar ya hah işte bu o. 3 farklı tip var. bunların 2 si enerjiyle alakalı: içten yanmalı, dıştan yanmalı gibi düşün.

kimisinin enerjisi kendi içinden geliyor, bulunduğu ortamdan bağımsız. mesela türk olarak seven nişanyan buna örnektir.

diğeri ise enerjisini dışarıdan alıyor, motivasyon kaynağı kendisinden bağımsız. sen bu 2. haldesin, benim gibi.
hikayenin nedenlerinden çok; yani analiz yapmaktan çok hamle yapmak gerektiği için şunları bırakayım bi göz at.


oha, yazarı entrylerini silmiş. (bkz: iwillshowyouwhatitmeans) kullanıcı adına sahip bi' mimar vardı sözlükte. şahane anlatıyordu bu durumları. entry'lerini bulamadım şimdi. ekşişeylerde var diyorlar oradan bakılabilir.

sende sorun büyük ihtimam

simdi baktim, duruyor hala.

netflixin arama şeysi çok aptal, bazen çıkmıyor olan şey bile. google üzerinden aramayı dene.

www.youtube.com

şarkısını falan bilmiyorum ama okuyunca serel yereli geldi aklıma.

youtu.be

ahahahkgjh grup vitamin-takmayacaksın yazmaya gelmiştim ben de. yukarıya benden bi tik!

Benim donum gül kurusu:
m.soundcloud.com

Al basmadan donu var
youtu.be

Mahmut Tuncer- I am sorry
youtu.be

Adnan Varveren- abidik gubidik
youtu.be

Bu sarkilarin hepsi çok ciddi toplantilarda/ derslerde ya da eğitimlerdeyken karsimdakini dinlemekten sıkıldığımda kafamda çalıyor hep:/

Edit: Freebird grup vitamin i demisken benim de aklıma al askini sok gozune sarkisi geldi daha dun dinlemistim:)

youtu.be

Aklıma gelenlerden:

Adina da derler sex
youtu.be

Ankarli Namik- peri misin cin misin
youtu.be

youtu.be

net yavas oldugu icin link veremiyor ve verilmis olanlari kontrol edemiyorum fakat benim iki favorim,

* ben sizin babanizim (barbaros hayrettin)

* bana donek demis itin birisi (asik mahzuni serif'in oldugunu biliyorum ama yine de asiri sacma bence jsfjss)

@centrolenidae

uzaylılar hoşgeldiniz'i görünce benim de aklıma dr hüso - ben robotum geldi

youtu.be

bu da internet sitesi
dr-huso.com

www.youtube.com
linke tıklayın. burada izlemeyin. liste yapmıştım.

youtu.be

panik - diskotek
www.youtube.com

best of best. olacak o kadardan

www.youtube.com

Beklediğim tarz şarkılar gelmedi hiç :(

KALT - Malatyalıların ortak özelliği
youtu.be

markettekiler fena değil de iyi olgunlaştırmak lazım evde.

çürütmeden de kesmek lazım. nazlı meyve avokado.

markettekilrin hepsinin üstünde siyah siyah noktalar var. hoşuma gitmiyor. bayadır böyleler mevsimsel herhalde ya da cinsleri farklı

Mevsimi değil şu an, geçiş dönemi olduğu için hepsi küçük ve pahalılar. Eylül ile Mart ayı arası doruktadır avokado.

ben metro' dan alıyorum, olgunlaşması için hiç dokunmadan bekletiyorum.
ayrıca yukarda yazılmış, şu an pahalı dönemdeyiz.

Pazardan kararmamış, en yeşilini al. Evde pirincin içine göm. İki gün dursun. Afiyetle ye.

avokadocum.com çok iyi, ama sezonu bittiği için eylüle kadar yokmuş.

Bir de şu var, biriyle konuşacaksam hemen gözlüğü takıyorum. 2 derece miyop var. Dudakları görmemi engelleyebiliyor bazen.

Kulak kireçlenmesi veya işitme kaybı olabilir, doktora görün kesinlikle.

duyduğunu anlamıyorsan dinlemiyorsun demektir. insanların gözlerine bakılır, aksi halde konuşan kişi kendinde bir sorun olduğunu düşünür farklı noktaya sürekli bakıldığında.

ben de konuşurken insanların dudaklarına falan bakıyorum. Gözlere bakılmaz yahu sanki sert bi şey söylüyosun gibi oluyo direkt gözlere bakınca. Ama duymuyo olabilirsin, bi kbb doktoruna git işitme testi yapsın.

işitme problemi olan sadece cihazla duyabilen arkadaşım dudaklara bakardı. farkında olmadığın derecede işitme problemin olabilir.

2 derece miyop varsa hep gözlük takman lazim zaten.

Senin başka bir problemin var bence . Burun ile göz arasına odaklanmaya çalış.

bence de duyma sorunu olabilir. biri bunu bana yapsa beni çekici buluyor sanırım.

Aynı ben. Umarım onları öpmek istediğimizi düşünmüyorlardır. Bilinçli bir şekilde yapmıyorum çünkü.

Dudaklara bakma cinsel anlam icerir.. yani seninle ilgileniyorum gibi... isitme sorunu sanki.. doktora gorunmekte fayda var.

Bagirsaklarin iyi calismadiginin gostergesidir. Yanlis beslenme bagirsak florasini bozabilir.

günde 3e kadar normal.

Günde 5 e kadar normal.

Boktan bir muhabbet ama gerekli.

Günde bir defa muhakkak lazım bundan fazla ihtiyaç oluyorsa miktar ve kıvam belirleyici oluyor. Örneğin çok ve cıvık yapı sorun, kakanın parçalı olması sorun (su içmek lazım o durumda). Yoksa günde 5 sefer yaklaşık 1 karış homojen kaka sağlıklıdır.

Not: Doktor değilim. Doktor bir arkadaşım bizi bu konuda bilgilendirmişti sağ olsun.

Günde 7 ye kadar normal.

f/p en sevdiğim: medine mebrum hurması
az daha paraya kıyabilecek durumdaysam: acve ya da amber hurması
sevmediklerim: safavi, riyad hurması ve arabistan dışında yetişenlerin tümü
bulunabilirse special denemelik: buzlu yaş hurma

ek not: aldığın hurmaların uçlarının kapalı olmasına dikkat et. eğer kapalıysa, yani o ucundaki şey düşmemişse; hiçbir böcek türü içine girmemiş demektir. bozulma ihtimali çok daha düşer ve daha sağlıklıdır.

@bos dusunce balonu +1

Ben de en cok medine mebrumu seviyorum. Etli, sekeri tam yerinde, yumusak. Ustteki arkadasinda dedigi gibi o sap kisminin acik olmamasina dikkat et. Ben alirken sormustum icinden kurt cikmasin diye yok abla dedi klasik esnaf lafi iste. Daha ilkini actim icinden kurt cikti atmadim kurdu cikardim yedim tabi :) kilosu 35-45 arasi degisiyor. Marketten almamaya calis glikoz surubunu basiyorlar cunku icine. Bulundugun yerin carsisinda kuruyemiscilerde falan bulunur. Kudus falan bana asiri sekerli geliyor bi taneyi de bitiremiyorum. Yas hurma da efsanedir ama o her zaman bulunmuyor ve guzel olmuyor.

Edit: bi tavsiye. hurmayi bicakla ikiye kes cekirdegini cikar icine ev yapimi fistik ezmesi koyup kapat. Efsane bi lezzet oluyor.

Sürekli hurma yerim ben de aşırı seviyorum. Mebrum alıyorum hep, 50 tl sanırım kilosu. İçine ceviz koyup yiyorum, bu ikiliyle ömür boyu beslenebilirim gibi.

Çok hurma yiyip kilonuzu nasıl koruyorsunuz feyzli abiler? Hurmanın tanesi 70 kalori deyyorlar.

Ben de acayip seviyorum hurmayı. Birçok markayi denedim ama geçen hafta arkadaşimin evinde şundan görünce kutuyu bitirdim bir günde:/ Medine hurmasi degil de İran hurmasi olarak geçiyor. İçi cidden pamuk gibi ve acayip lezzetli:

m.n11.com

Yaş hurma seviyorum

evet, olumsuz :/

Olumsuz. :(

bu sene de kazanamamışım.
buralarda telef oldu şu ezik diye acır insan bee.
zalım amarika.

bana da çıkmadı.
şu tweet zincirine bakıp biraz moral buluyorum. abd rüyası olan herkes iyi okusun derim:

twitter.com

:)

siteye giremedim ki çökmüş :) umutlar hala istanbul başkanlık yarışı kadar taze ama..

alternatif şeyler arıyorum, yoksa çok pis düşüş yaşayacağım :/

Benim sonucum da olumsuz maalesef dün gece bakabilmiştim ben

olumlu sonuç alan arkadaşlar beni evlatlık alabilirse çok sevinirim.

Bende hala umutları taze tutuyorum siteye giremedigim için :)

site hala ulaşılmaz.bakanlar çıksın da biz de bit bakalım.

ilk dakikalarda sorgu ekranina erismistim, sonra yanlis bilgi girdiniz yazisi cikti. o dakikadan sonra tekrar gir(ebil)me sansim olmadi. site coktu heralde.

bu arada turkiye ile ilgisi yok bu baglanmama durumunun. ingiltere'deki bilgisayarim uzerinden (teamviewer) denedim, yine acilmiyor.

siteyi acamadigimdan bakamadim ben de, bu sefer sansin bana gulmesini temenni ediyorum ben de.

Bu seferde gülmedi şans kaldık buralarda

olumsuz.

Başlıktaki soruya değil de duyurunun içeriğinde son cümledeki soruya cevap vermek istiyorum:

soru: ''.... bunun değişmemesi lazım değil mi soyut biri olsam da beni ben olduğu için sevmeli değil mi ?''
cevap: tabi b'oolum.


bir de şu duyuruya ''cevap bu''larını tikle tikle.

www.youtube.com

Seni güçlü görüp sevmiş olamaz mı. İki huy bir arada ilginç.
Kadınlar gücü sever üzgünüm. Sahsen ben de kadın olarak gücü erkekte severim ama kendim güçlü olmayı daha çok severim. İnsan da sevdiği kişinin zayıf noktalarını da bilir tanır. Kabul ermiyorsa seni çok sevmiyor olabilir.

tabii ki herkes gücü sever. seni sen olduğu için sevmesi hikayesi tam bir yalandan ibaret. sen sen yapan gücündür, tutkundur, karakterindir, mizah yeteneğindir, vs.

bunun kadını,erkeği yok.gücü herkes sever,sen sevmez misin mesela?

ya bi sey dicem. simdi soyle degil mi. beni ben oldugum icin sevsin diyorsunuz ya. bu kisi sizin ananiz mi. babaniz mi. kardesiniz mi. bu ucunden biri degilse bence sacma bi beklenti. bu kisileri sadece aslinda o oldugu icin seviyoruz. bok gibi adam ama babam iste seviyorum falan diyoruz mesela. bi baskasi niye desin ki sizin icin bunu, babanizin usagi mi? (bkz: kardes) birilerinin bi seylerini begeniyoruz sonra butun olarak seviyoruz iste. o sevdigimiz ozellikler kaybolursa veya degisirse kisiyi artik sevmeme hakkimiz pekala olmalidir ve bu durum garipsenmemelidir. haksiz miyim? bence cok hakliyim.

insan bütün özellikleriyle bir bütündür, daha soyut bi versiyonun zaten sen olmazdın, sevmesi de gerekmezdi.

Hayir ayni olmasi lazim degil.

Main stream narrative sizi kandiriyor.

evet kızlar gücü sever
eksisozluk.com

hayır değil. Kız arkadaşın 30 kilo daha fazla, yüzü sivilceli çirkin biri olsa onu "olduğu gibi" sevecek miydin?

Iki guzel cumle soyleyince guclu bilmemne olmuyorsunuz, biraz tevazu lutfen. Kiz arkadasiniz asosyal biri yerine sosyal becerileri daha yuksek, arkadaslariyla ailesiyle tanistirdiginda utanmayacagini birini istemis.

hayır sen erkeksin. varlığının bir değeri yok. değersiz ve harcanabilirsin. kadın olsaydın sadece kadın olduğun için bir değerin ve alıcın olurdu. bir erkek olarak değerlenmek için ortaya bir şey koymak zorundasın. bunu da çalışarak ve kendini geliştirerek yapabilirsin. güçlendikçe daha fazla ilgi göreceksin. bunun sarhoşluğunda o ilginin senin özüne yönelik olduğu ilüzyonuna da kapılmamalısın. olduğun yerde kimse seni sonsuza kadar sevmeyecek. zaten senin sevgi dediğin şeyle kadınların sevgi dediği şey aynı değil. bu gerçeklere ne kadar erken uyanırsan o kadar mutlu bir hayatın olur.

redpill hocam
ilacınız

Erkekler güc sevmiyor mu?
Sanirsin cok iyi kalpli kadinlarin cirkin olduklari icin insan yerine konulmadigi bir toplumda yasamiyoruz.
Bu söylediklerin kadinlar icin de gecerli.
Kadinlarin da güzel, kariyerli, parali (ya aileden zengin ya da iyi maas aldigi düsünülen) olanlari tercih edilmiyor mu zaten.
"Güzel olmak" bile aslinda diger adaylarla kiyaslanirken bir cesit "güclü olma" özelligi tasimiyor mu?

herkes gücü sever.
güç kimi zaman para, statü, baskın karakter veya güzellik olabilir.

ayrıca soyut pek doğru kelime değil, soyut yerine pasif demek daha iyi olurdu. ben karakter gereği pasif insanlardan hoşlanmıyorum.

1 ay önce şöyle bir entry girmiştim. bu konuya birazcık ucundan dokunuyor.
(bkz: #89081553)

arada demleme içerim. kahve varken çay aramam.

Haftaici calisiyorken rahat bi minimum 8 kupa iciyorum, haftasonu sanirim 5 kupayi gecmiyodur.

Ve tabii ki demleme olmazsa icmem. Sallama cayin ne tadi var ne kokusu.

Tiryakiyim. Sabah sadece kahvaltıda bazen 4 su bardağı içerim. bunun daha öğleni, öğleden sonrası, akşamı var.
Su bardağı ölçüsünde hesaplarsak günde ortalama 15-20 bardak ediyordur.

en az 2 büyük bardak içerim. genelde kahvaltıda ve akşam yemeğinden sonra. sallama sevmiyorum, demlenmiş içerim her zaman ama yeni demlenmiş olacak. 3 çay kaşığı şeker kullanırım. soğuk çay, kahve vs sevmem.

Tiryakiler sinifindayim. Yurt dışında uzun süre kalacaksam çayı caydanligimi götürürüm. Benim için medeniyet göstergesidir çay.

cok icerim turlu turlu, sadece bizim siyah cay degil, evimde en az 5 cesit cay olur. hayatta poset cay almam. hep demleme yaparim. is yerinde kolayima geldigi icin kahve iciyorum (cay demlenmiyor) ama evde genelde cay.

Kahvaltıda ve akşam yemeğinden sonra içiyorum. Sallama çay içmem.

hiç içmiyorum gibi bişey. bazen iş yerinde herkes alırken bana da getiriyorlar, yanında sigara verirseniz içerim diyorum, öyle içiyorum ayda 2-3 defa. tadını da sevmiyorum edebiyatını da, azalarak bitmesi çok iyi oldu.

çay içmeyince yerine illa bişey içmeye gerek olacak kadar önemli bişey değil bence bişiler içmek. illa bişey içiyorsak ben en çok su içiyorum ama o sayılmazsa kahveciyim denebilir. günde 2 tane 330'luk french press tüketiyorum, bazen 3 oluyor.

Son yıllarda acayip bağımlılık yaptı. kahve falan bir kupa kesiyor. Çay öylemi ama. Günde 10 bardak içerim. Demleme ve şekersiz olarak. İki haftada bir 2-3 gün içmem sonra tekrar devam ederim. Çayın pabucu dama atılmaz, atılamaz. Günde 100 milyondan fazla bardak tüketiliyordur bu ülkede.

Öğle ve akşam yemeği sonrasinda icerim 1-2 bardak. Evde olunca kahvaltıda da içiyorum ama normalde kahvaltıda sıcak su içerim.

Hiç içmiyorum, evimde çaydanlık yok. Kahve ve su içiyorum en çok, ara sıra bitki çayı, kışın ıhlamur.

Günde, 6-7 büyük fincan rahat içerim mesela. Çay sürekli kaynar, kahvaltı faslının ardından epeyce devam eder. Akşamları da aynı ritüel devam eder.

Bağımlıyım muhtemelen ve özellikle "Şu şu çaya hastayım." diyemiyorum. Genelde, evde çay hazırlanırken 5-6 farklı ürün karıştırılır ve o demlenir uzunca bir süre. Bahsettiğim çaylar da belirlidir, kolay kolay şaşmaz. Ancak üretimden kalkacak, öyle alternatifi alınır. 3 yıl kadar önce, bu karışımın bir ayağını aniden piyasadan çektiler. Yerine koyduğumuz çay da karışımın tadını inanılmaz değiştirdi. Hane halkından olmayanlar aşırı beğendi ama uzunca bir süre alışamamıştım. Bir yandan da çay içmem gerektiğinden, bir yıl kadar sütlü içmiştim çayı. Öyle bir bağımlılık yani.

Herkesin kahveci olması da, sadece şahsi tahminim, üçüncü dalga/nesil kahvecilerin yaygınlaşması ile göz önüne çıkan bir şey olabilir belki. Yine de epey bir çaycı mevcut hâlâ.

Bardak sayısı tamamen keyfime bağlı, bir kupa içip sonra demlediğimi dahil unutabiliyorum. Gün boyu da içebiliyorum.
Kalabalık bir kahvaltı sofrasına çok yakıştırır, bir kahvaltı bitene kadar sürekli içerim (herhalde herkes gibi).
Pahalı, ucuz, aromalı, ithal birçok çay arasından bana tek farklı ve güzel gelen çay Karali idi. Nerede bulabileceğimi bilenler aydınlatırsa pek sevinirim.

''Soğuk çay?'' -> Bence çay ve soğuk çay (ticari soğuk çaydan bahsediyorum) aynı anda sevilemez. Sevenler de muhtemelen çayı 6 şekerle içiyordur.

Yılda 4-5 bardak ancak içiyorumdur; o da bergamotlu filansa. Yıllarca içmesem aramam, bitki çayı içerim ama.

Kahvaltıda mutlaka +1 gün içinde aramam

Siyah çay: Ayda 1-2 bardak (o da sadece dışarda kahvaltı yapıyorsak ve muzlu süt yoksa)
Yeşil çay/Beyaz çay: Her sabah 2 kupa (sade değil, mutlaka tarçınlı karanfilli vb)
Diğer bitki çayları: Haftada 1-2
Türk kahvesi: Ortalama 2 günde 1
Diğer tür kahveler: en fazla ayda 1 latte

Bitki çayları şekersiz, kahve az şekerli

Son 10 yıldır falan bu şekilde.

Gün içinde en az 10 bardak içiyorum sanırım.Çay bağımlısı olduğumu düşünüyorum.Belirli bir saat içmeyince gerginleşiyorum.İçince bir rahatlıyorum.Kahve de 3-4 bardak içiyorum.

Kahvaltıda birkaç bardak içerim. Demleme. Çok az şeker. Lipton (demlik poşet çay) ve çaykur.

hiç sevmem. bi yerlerde ikram ediyorlar bazen ayıp olmasın diye içiyorum. bazen de içmiyorum diye söylerim. aylarca çay içmediğimi bilirim.
kahveyle de pek aram yok. soğuk içecekleri seviyorum.

Çay hiç içmem, 10 yıl içmesem aramam. Hayvan gibi su içerim, maden suyu gömerim. Sporun getirdiği disiplin olmalı su tüketimi.

Sadece Türkiye´ye gittigimde iciyorum. Akrabalarimla, arkadaslarimla günde belki 3-4 bardak ya da daha fazla, muhabbet ederken. Bunun disinda zevkli gelmiyor bana cay icmek.

Evimde kahve iciyorum. Espresso, cold brew, filtre kahve... Yeni teknikleri, yeni cekirdekleri de denemeyi de seviyorum. Siyah cay yok evimde. Zaten burada cafedekiler sallama cay, o nedenle hic tuketmiyorum.

Seylan çayı iyi bir marka olursa çok içerim aromasını seviyorum ama rize çayı çok içermiyorum midemi daha çok zorluyor. Istıkan marka kullanıyorum 6 7 bardak içiyorum galiba. Rize olursa 3 4. Kahvaltıda çay içermiyorum. Kahvaltı da pek yapmıyorum sayılır.

Sallama içmem.

Günde ortalama 5 su bardağı. Kahve 1 tane. Su dışında birşey de içmem.

hayatımda hiç içmedim

günde 5 kupa kesin. 8i aşmıyorumdur herhalde. demleme içiyorum, sallamayı sadece mecbur kalırsam içerim. şeker yok. çaykur rize kullanıyoruz evde. kahve hiç, su çok az tüketiyorum.

neredeyse hiç içmem. kahve varken aramam.

Misafir ortamında bazen bir bardak içerim.
Hayatım boyunca hiç kahve tüketmedim.
Yaz, kış farketmez, sürekli
soğuk içecekler tüketirim.

Sadece bir kez tadına baktım. Hiç içmem. Kola ve türevi içecekleri de ağzıma sürmem. Soğuk çay da içmiyorum ama geçen sene armutlu soğuk beyaz çay gibi bir şey içmiştim onun tadı güzeldi fakat şekerli yani, gerek yok... keyfim varsa öğle yemeğinden sonra türk kahvesi içerim. “Çay/kahve bir şey içer misiniz?” Sorusunın cevabı da hep türk kahvesi oluyor.

Sabah 2 kupa demkenmiş artı tomurcuklu siyah çay,öğle kendi kavurup,çektiğim 2 kupa filtre kahve akşam da 2 kupa demleme yeşil çay içerim.Tek zevkim bu,hayattta özenerek yaptığım tek şey..

tam bir çay manyağıyım. su gibi içerim. etrafta demlik olsun. gerekirse hepsini bitirebilirim.

sabah 4 su bardağı içmeden kahvaltım bitmez.

--------

kız arkadaşım ile beraberken kahve içiyoruz. günde 2 adet venti filtre kahve bitirmişliğimiz vardır dışarıda olduğumuzda.

Ben olsam 1 seçerdim.

Siz 1 e geçin fakat bir yandan da bu iki seçeneğin dışında bir iş arayın çalışırken.

Kafa yorgunluğu var birde vücut yorgunluğu var. Vücudun yorulursa gece uyudugunda geçiyor, ama zihnin yorgun olursa ne uykuyla geçiyor ne başka şeyle. Yani kısaca ben olsam zihnimin yorulacagi işi secmezdim.
1 diyorum yani.

1

Valla ben ayakta duramıyorum. Ayakta bekleyemiyorum. Mesela buradan yürüyelim şuraya kadar de 1 saat 2 saat 3 saat yürürüm. Ama ayakta dikilmek bence işkence gibi bir şey.

maaş olarak arasında uçurumlar yoksa tercih 1 olmalı. fiziksel yorgunluk bir noktada alışabileceğin bir şey. ama mental yorgunluk adamı bitiren, tüketen bir şey. fiziksel olarak rahatsız edecek bir engelin, rahatsızlığın yoksa ve maaş farkı çok değilse 1 numarayı seçmeni önereceğim.

1. ama düşününce ikisinin de sürdürülebilirliği yok çok. 40 yaşında daha ne kadar koşturma temposunda çalışabilirsin?

7/24 olayı hele çok rahatsız edici.

fiziksel yorgunluk kötü ama kafan rahat olduktan sonra tercih ederdim.

o telefonlar yüzünden yaşanan kalp çarpıntısı ve stres yüzünden istifa etmişliğim var, başkasının telefonu çalınca zıplıyordum artık. çekilir dert değil. o yüzden şimdilik 1 ama uzun vadede -eğer mümkünse- alternatif bakmalısın.

sci-hub.tw 'ye linki yapıştırırsan indirebilirsin.

175 cm'nin üstü bir bana mı itici geliyor?

not: 155'lik sözlük hatunu

benim boyumda varsa alırım.

editto: benim boyumda olanlar için fikrim bu: eksisozluk.com

belirttiğiniz konularda bilinçlenmeye çalışan biriyim. kadın ve erkeğin medeni dünyada ve medeni şartlarla değerlendirildiğinde kesinlikle eşit olması gerektiğini savunan biriyim. (para/güç konusunda erkek üstündeki toplumsal baskı olmamalı, kadın artık çoğumuzun hemfikir olduğu konularda aşağı sanılmamalı vs. gibi)

ben de altta hangi sebep yattığını merak ederek çok düşündüm çünkü kesinlikle boy takıntım var. ve erkeğin gerçekten tehlike anında beni ve kendisini koruyabilmesi için cüsseli olması gerektiği gibi belki de çok komik sayılabilecek bi bilinçaltım var ve kıramıyorum ahah. fizyolojik olarak kadın ekstra bir spor vs yapmadıysa erkeğin üstün olduğu aşikar..kendimce spor yapmaya çalışan güçlenmeye çalışan biri olarak söylüyorum bu arada bunu. bazı limbik dürtüleri istediğimiz kadar kendimizi entelektüel anlamda geliştirelim, bastıramayabiliyoruz..

kendi adıma cevap vereyim. gözüme çekici görünmüyor. kısa boylu bir erkek bende herhangi cinsel bir hissiyat uyandırmıyor.

ben kendimi erkegin yaninda iri hissetmek istemiyorum. korunma icgudusu de olabilir.

çünkü evrim. bu sorunu tartışmak bile anlamsız bence. bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmek lazım, değiştiremezsin çünkü. ne kadar modern olsan da, eşitliği savunsan da genlerinle savaşamazsın.

@bxgx peki kendilerinden kısa erkeklerle birlikte olan kadınlar genleriyle savaşmayı başarmış mı oluyorlar? Yoksa onların genlerinde bir farklılık veya bozukluk olduğunu mu söyleyebiliriz?

Evrimsel psikoloji -> hipergami.

Tabi kor tuttugunu sey yaparmis diye de bir laf var, 190 arar ama 170 anca bulur. Bu da ikinci soruna cevap.

@Jux yoo hayır bi bozukluk olmasına gerek yok. evrim üremeyi destekler, evrim süresince uzun boyun tercih edilme sebepleri de malum. ama modern dünyada kendimize partner seçerken değerlendirdiğimiz birçok şey var. yani bi kadın kendinden kısa biriyle birlikteyse, bunu sadece kısa boylulardan hoşlanmasına bağlayamazsın. ha hoşlanıyor olamaz mı, tabii ki olabilir. doğada anormalliklere, farklılıklara da yer var. bir kadının da kısa boylu bir erkeği tercih etmesinin sebepleri olabilir.

Kadınların ısrarla savunduğu pek çok şey gibi, aslında kadınların fikri ve beğenisi değil kesinlikle . sistemin tümü gibi erkeklerin yarattığı , kadınların taptığı kurallar ve kutsallardan biri. Erkeğin kendini daha üstün ve iyi hissedeceği biçimde düzenlenmiş bu kurallar manzumesi, kadınlar duruma uyanana kadar geçerliliğini sürdürecek.

@acemi, aslında evet, bu soruya evrim diye cevap verenler erkeklerin evrimsel süreçte olabildiğince çok kadını döllemeye çalışmasına, haliyle hipergamiye de normal bakmalı. Senin bakış açını anlıyorum.

Ancak işin sosyal ilişkiler, toplumsal yapılar yanı da var. O yüzden su götürecek bir tartışma.

Ama aynı su götürür olma durumu bu boy konusu için de geçerli bence; o yüzden "çünkü evrim gereği kadın uzun erkek ister" diyen bir kadının erkeğin koca memeli bir kadın istemesini "ilkel" ve "cinsel olarak aç" bulmasında bir tutarsızlık olduğunu düşünüyorum. Bu soruya yanıt veren arkadaşlar için geçerli olmasa bile ortada genel bir "kafa karışıklığı" olduğunu düşündüğüm için sormak istedim bu soruyu.

O tutarsizliklara cok takilma.
Lafa gelince her kesime duyar kasip sonra kanli elmas takiyorlar parmaga.
Asiri modern gecinip bindalli giyiyorlar.

Bu arada ben hep benden uzun kizlarla ciktim, 1-2 istisna haric.
Oyle denk geldi aramadim. Kizlar da biraz rahatsizdi bu durumdan.
Omzuna elini atinca tuhaf oluyor.

yav bunu genlerle ve evrimle, muthiş seri bir indirgemecilikle, açıklamaya çalışanlar erkeğin kendini üstün kılmasını, ya da kadını beyninin daha farklı gelişmiş olmasından dolayı zayıf, analitik olmayan ve bilgi üretmeye izin veren tüm o yetilerden eksik olarak tanımlayanlara nasıl karşı koyuyor? Tutarlı olsak aslında, tercihler gayet toplumsal olarak, çünkü beden algısı tarihsel olarak üretilen bir şey, acıklanabilecek bir tercih. Geni ve evrimi karıştırmak ben binlerce sperm üretiyorum o yüzden genlerim beni çok eşli kıldı demekle aynı. Yumurtamı korusun diye uzun boylu erkek mi arıyorum, başıma gelene bak ?!

Kadının erkekten uzun olması hiçbir açıdan sakıncalı değil. Uzun boy = güç, kuvvet de değil. Cep herkulü diye bir şey var, Naim Süleymanoğlu. Kendimden kısa erkeklere birlikte olurum. Zerre umrumda olmaz. Ama mini popo olsun, ve butları güzel olsun. Bunları da yumurtam icin istediğimi sanmam (*-*)/

@Jux, hipergamiyi poligamiyle karıştırıyorsun. onun dışında verdiğin örneklerde sen de haklısın. hatta meme ve boy olayları birbirine çok benziyor. niye erkekler büyük meme ister, küçük sevenler çürük yumurta mı? :) bunu da aynı şekilde tartışabiliriz, hep aynı kapıya çıkan muhabbetler.

aslında ideali eşit olmalı. ben çok uzun olduğum kadınla sekste sıkıntı yaşıyorum. her pozisyon mümkün olmuyor. 69 olmuyor mesela

@velvet yumurtani degil 9 ay avlanmaktan ve kendini korumaktan aciz oldugu zamanda seni korusun diye.

E zaten fiziksel ozellik yerine zeka su an one ciktigi icin hipergami zekaya/zenginlige döndü.
encrypted-tbn0.gstatic.com

@velvetmorning: ilk paragrafta yazdıklarına tamamıyla katılıyorum.
şahsen benim kastettiğim karşıma tehlike çıkınca yanımdaki adam kodu mu oturtsun değildi.(yapabildiği ilk şey karşısındakine fiziksel kuvvet uygulamak olan biri hiç çekici değil zaten nazarımda..) naim süleymanoğlu ya da kısa boylu olup çok kaslı güçlü kuvvetli biri de bana fiziksel anlamda çekici gelmez mesela. kastettiğim, beynim uzun boylu ve cılız olmayan biri (bu bir kadın da olabilir) güçlüdür algısı yaratıyor ve o kişi öyle olsun/olmasın yanında kendimi rahat hissediyorum. 'kapı gibi adam' tabirine kadar giden ve evet gayet ilkel sayılabilecek bir sezgi.

+bxgx in de bahsettiği gibi hipergaminin sadece sevgililik değil her türlü ilişkide önemli bir yeri olduğuna çokça inanıyorum.

kadınların bakış açısını sormuşsunuz ama bence bu açıyı kadınların kendi boyunda veya daha kısa boylu erkeklerle yaşadıkları deneyimler şekillendiriyor. en azından kendi çevremdeki kadınların deneyimleri açısından konuşuyorum. önemli ölçüde erkekler bu konuda kompleks yapıp, üstüne bu konuyu açıkça konuşamadığı için türlü türlü bahanelerle kadının burnundan getirdiği için yürümüyor. belli bir yaşa gelince bu kompleks meselesinin çeşitli konularda ortaya çıktığını bilir duruma geliyor ve hiç girişmiyorsun bu koşullardaki ilişkilere (title, maaş, çevre ve hatta kendi deneyimimden iki yabancı dil biliyor olmak bile).

ben zaten 1.65'lik bir hobbitim, günlük hayatta 3-4 cm topuğu olan ayakkabılarla 1.70 gibi görünmeye çabalıyorum. benden de kısa olursa cidden kötü bir durum :/ 165 bir erkek 155 bir kadınla kötü görünmüyor ama. ha şu da var, sevgililerim genelde 1.75 civarıydı, en uzunu 185 idi.

cevabı çok basit her kadın sağlam siken sert basan yatakta üstünlük kuran erkek ister bunlar içinde erkek kadından uzun olmalıdır hatta daha ötesi daha ağır olmalıdır yaşça büyük olmalıdır tahsili daha büyük kazandığı para daha çok olmalıdır bu kadar basit

Erkegim. Cinsiyet rollerine aykiri, altta yatan sebep bu. Dogal cinsiyet rollerine, social construct zart zurt degil.
Kadina itici gelir kisa erkek, altında yatan sebep de hipergamidir. Bunun disa yansıması "hosuma gitmiyor, cekici gelmiyor, ben öyle sevmiyom" gibi cesitli sekillerde karisimiza cikar ama alttan yatan sebep tektir, biyolojiktir.

Evrim, bati medyasinin son birkac yilda baslattigi cinsiyet mevzulariyla ilgilenmez. Biyoloji demokratlarin yeni nesil toplumsal cinsiyet esitligi argumanlarina paralel hareket etmek gibi bir amac gutmez. Cinsiyetler, yani kadin ile erkek temelden birbirindem farklidor ve cinsiyet rolleride buna paralel olarak birbirinden farklidir, cinsiyetler arasi mutlak esitlik diye bir sey olamaz ve olmayacak kulağımıza hos gelmese de. Esitlik, hak esitligi ve firsat esitligi şeklinde olur. Rolleri tamamen esotlemeye calisirsan, erkek sporunu kadinlara yaptirip erkeklerle maca cikarirsin, erkek takimi sifira karsi gol yağmuruna tutup gonderir karsi takimi mesela Australya'daki gibi.

Toplumsal cinsiyet rolleri argümanlariyla ne kadar celisirse celissin kadin genel olarak kendinden kisa erkek tercih etmeyecektir. Burada sadece uzun boy orneginden soz ediyoruz, toplumsal cinsiyet rolleri tabularini yikip tamamen rolleri esitleme akiminin celiskilerinin haddi hesabi yok. Konuşsak kitap olur.

1995 dogumluyum.
En fazla 1990 dogumlu olabilir.

93lüyüm max 88, sipariş verebiliyorsak 90 ideal.

18 iken 25e dek
25 iken 35e dek
35 iken 45e dek
45 iken 50ye dek olabilir
50den sonra küçüklere bakarım artık

28im max 35e kadar mümkün.

26'yım, şimdiye kadarki sevgililerim ya yaşıtım ya da 1-2 yaş büyüktü benden. genelde yaşıtlarımla daha iyi anlaşıyorum fakat kendine iyi bakıyorsa, genç yaşta çökmemişse, 7-8'e kadar oluru var bence yaş farkının.

şu an 22'yim en fazla 5 yaş.

94' lüyüm. Ben pek kendi jenerasyonumla gönül bağı kuramiyorum o sebeple 88- 89' a kadar yolu var. Yani 7-8 yaş.

88 liyim, 78 e kadar yolu var

95'liyim. Benden 1 2 yaş büyük olabilir. Çünkü aynı dönemlerde hayata dair benzer şeylerle uğraşmak ve beraber bir şeyler inşa etmek isterim gibi geliyor. Bir de nedense benden çok büyük yaştaki (mesela 30 yaşındaki) erkekler itici geliyor. En en fazla 4 yaş büyük olabilir diyelim.

22 yasindayken 33 yasinda biriyle cok kisa flort etmistim, 11 yas farki o zaman hic dert etmedim. Simdi 29a geldim, en fazla 35i normal karsilayabilirim, hatta o bile dusundurebilir yani dogruyu soylemek gerekirse.

yedi ya da sekiz yaş en fazla

En fazla üç

26 yaşındayım. Hayatını evini işini gücünü oturtmuş sağlam basan adamlar baya çekici geliyor 36 yaşında biriyle evlenirim net. 40 da olur. 45 olmaz ama sanırım.

24’üm. 10 yaşa kadar yolu var. çok aşık olsam 15’i bile zorlayabilirim ama biraz riskli. 5 yaştan aşağısını da düşünmem, düşünemem, düşünemiyorum.

95’liyim. Şu sıralar 88’li birine talibim. 7-8 yaş bir şey değil. Gönüller bir olsun.

Yaşım 20
Erkek arkadaşım 35 yaşında. Ciddi düşünüyoruz. Ölüme bile giderim onla. Seviyorum uleenn

Aynen muzikler baya iyiydi. Sevdim ben genel olarak diziyi. Mantiksiz seyler var tabii ki ama ben bi sey izlerken buna pek takilmam, eglenip eglenmedigime bakarim. Devami da gelecek suphesiz.

Müziklerine hiç dikkat etmedim ama dizi genel olarak iyi (mükemmel değil). Özellikle boyut değiştiren velet gelinceye kadar epey sıkıcı gelmişti. Ve sezon sonu biraz klişe bitti. Maskeli iri kıyım karakterler eğlence katmışlar ama.

antibiyotiklerini düzenli kullan, en son ilacı içmeden tekrar doktora git, biraz inatçı bir hastalık, bir doz antibiyotikle geçmeyebiliyor. kontrol şart.

Ben de gecen duyuru actim ayni dertten, gecmis olsun. Antibiyotik sonunda doktora git evet. Ben kontrole gittigimde iltihabin gecmemis oldugundan endise ediyordum ama gecmis, tikaniklik vs biraz daha surebiliyormus. 3. haftadayim, gecti sanirim artik.

kucukken gecirdim, 2-3 hafta surdu atlatmam. malesef kulagim hicbir zaman eskisi gibi olmadi mesela dalmayi cok severdim ama bu hastaliktan sonra dalamamaya basladim, 2-3 metrenin altina inince agri yapiyor. bir de grip olmadan once mutlaka o kulagim tikanmaya baslar ve grip suresince hafif tikali durur, acilmaz. onun disinda isitme testine falan da girdim bir problem bulamadilar.
gecmis olsun, boktan bisey.

Sakın aksatma tedavini. Bir doz antibiyotik yeterli tedavi olmuyor genelde doktor kontrolünü aksatma. Bir de beraberinde dekonjenstanlar verirler. Burnunun tıkanmasına izin verme. Ayrıca sümkürme işleminden mümkün olduğunca kaçın. Östaki borunun açık kalmasını, çalışır durumda olmasını sağla. Bunun için sakız çiğneme+boyun egzersizleri yap. Soğuktan kafa bölgeni korumaya çalış. Ben çok çektim...

1 ay önce ilk defa yaşadım. seninkinden daha acı vericiydi. iltihap kurutucu antibiyotik + damlalarla çözüldü. kbb'ye git

Küçükken geçirmiştim en son. O zamandan beri askerde geçirdim birde. Antibiyotik tedavisi verdi fakat kutu yeterli gelmeyince önemsemedim, 3 ay daha etkileri devam etti ve geçti. Birkaç gün önce yine 1-2 günlükte olsa nükseder gibi oldu fakat geçti. Bakteriyel hastalığı bir kez geçirince nüksetme olasılığı artıyor maalesef.
Bu arada hastalık geçsin diye antibiyotike fazla yüklenmeyin bu sefer barsak hastalıklarınız ortaya çıkar.

hemen acile git. kötü olasılıklara karşı kendini sağlama almış olursun..

Migren?

migren, sinüzit, dehidrasyon (susuzluk) hepsi olabilir

sadece üşütmüş de olabilirsiniz, gıda zehirlenmesi de olabilir. daha ciddi bir şey de olabilir. bence de bir doktora görünmenizde fayda var.

madem bıraktın, bi diş temizliği yaptır tam olsun.

ben pearl drops kullanıyorum, ama hayatımda hiç sigara kullanmadım çok iyi geliyor bana.
abim sigara kullanırken aşırı plak yapmıştı alt dişleri şarjlı diş fırçası+ crest diş macunuyla epey temizledi siyaha yakın kahverengiden kirli beyaza dönüştüler. Önerim önce diş doktoru, diş taşı temixliği daha sonrasında şarjlı diş fırçası ile min 2dk günde 2 defa diş fıtçalama.

Dis temizlemeye git, cikar. Senede bir iki gidiyorum ben, dis macunuyla cok zor. Sert fircalarsan bu sefer etlerini geri cekersin vs daha buyuk problem

maroon 5 - girls like you

www.youtube.com

www.youtube.com

ms officete vardı galiba.

dropbox?

office 365 in var ama denemedim

elleme, ellersen bozarsın

@Coyote
Strateji bence de çirkin ama ilişikiler içinden geldiği gibi yaşanamadığı için belli kurallar olduğu için öyle yazdım.
İşte o zaman geçirme faslı olmayacak gibi yada çok uzun br süre doğru dürüst karşılaşamayacağız bile. Hadi karşılaştık diyelim ne yapmalı diye soruyorum aslında hadi gel kahve içelim mi diyeyim? O zamanı nasıl bulucam?

Aynı iş yeri sıkıntı valla. İlle de açılacağım diyorsan bi şekilde numarasını bulunca ya da denk gelince kahve içmeyi teklif et. Cevaba göre hareket edersin artık.

"bugün hava çok güzel, iş çıkışı bi kahve içsek mi?"

Yani ben bu durumlarda sunu dusunuyorum bu kadinla arkadas olmak gibi bir amaciniz yok, yeterince arkadasiniz vardir zaten olup ne yapacaksiniz dolayisiyla sizi reddederse kaybedecek bir seyiniz yok. Stratejik davranmak suretiyle ben de adim atin derim. Bir gorustugunuzde kahve icmeye davet edin ne bileyim artik o kadarini duruma gore degerlendireceksiniz ama sakin yok rahatsiz olur yok arkadasligini kaybederim demeyin zaten bir seyi degilsiniz su adamada.

Açılmayın da hissettirin. Bazen kadınlar hiç ilgisi olmadıkları bir kişinin ilgisini fark ettiklerindr yani radarlarına girdiklerinde ilgi duymaya başlıyorlar.

kahveye davet edip sohbet edin
gönlü varsa olur zaten

yok

25 yaş değil de eskiye özlem olabilir belki. İş güç peşine düştükten sonra geriye bakınca daha dertsiz zamanlarını özlüyor olabilirsin.

Yok.

20'de falan başlıyor sanırım bu yaş bunalımları, ileriki her yaşta da oluyor

var. 25'i doldurunca 30'a 20'den daha yakın olmanın verdiği endişe. hayatınız boyunca yaptığınız seçimleri sorgulamaya başlıyorsunuz. istemediğim bölümde okudum, okulu uzattım, çalıştığım iş hayalimdeki değil, böyle mi devam edecek vesaire.

Valla ben girmedim.

Edit: Ha ama şöyle bir şey oldu, kendime biçtiğim ömrün yarısına gelince bundan sonrası yokuş aşağı inmek gibi bir his oluştu.

cebimde para olmazsa olabilir

Var, 30a yavaş yavaş yaklaşmak ve hayatında hâlâ elle tutulur bir şey olmaması bunalımı.

her yaşın ayrı bunalımı var çok da şeyapmamak lazım, bunalıyoruz işte muntazaman.

ben yaşadım... öyle ki artık 30+'ım ama hiç o günkü kadar dert etmiyorum :)

24'ün sonundayım, hem maddi sıkıntı var hem de geleceğime dair hiçbir fikrim yok, o açıdan ben yoğun bir şekilde hissediyorum bu bunalımı. birinci sınıftayım. hadi 30'a kadar "çok genç" sayalım kendimizi, önümdeki 5-6 senenin nasıl geçeceğine dair EN UFAK fikrim yok. ülkede durum karışık, kişisel olarak benim durumlarım da karışık. mezun olup askere mi gidicem, yüksek mi yapıcam, parayı nerden bulucam, mezun olmadan ayrılmam mı gerekecek, tüm bunları aradan çıkarsam ne iş yapıcam, nereye gidicem, bu süreçte arkadaşım veya sevgilim olacak mı yoksa tamamen içine kapanmış ve kimsesi olmayan bir adama mı dönüşücem, 30'dan sonra hayatım nasıl şekillenecek vs. her şey tam anlamıyla soru işareti ve kendimi sürekli sisin içinde yol almaya çalışıyormuş gibi hissediyorum.

bendeki bunalım ağırlıklı olarak "çocuk değilsin ama yetişkin de değilsin" hissinden kaynaklı. ilk kez 20 yaşımda vurmuştu bu biraz. 22-23 daha iyiydi, "ergen değilsin ama yaşlanmadın daha, iyisin iyi aslanım benim" süreciydi. şu an çok aptal hissediyorum. ergen değilim, yaş 25 olacak ama hala yumurta kırmaya üşenip gerizekalı gibi yaşayan, okula giden, üç kuruş parayla geçinmeye çalışan tırt oğlu tırt bir adamım. tam bir kimlik karmaşası, hiçbir şey tutmuyor.

çok üzerinde durmamaya çalışıyorum ama. bu kafayla her yaş bunalım olur çünkü. zaten büyüklerimden gördüğüm kadarıyla kimse "hah tamam şimdi oldu" demiyor, diyemiyor. işe başlasan başka bir "kilometre taşı" koyuyorsun kendine, ona ulaşmak dert oluyor. sonra bi bakmışsın zaten ölüsün. o yüzden böyle duyuru görürsem falan içimi döküyorum ama genel olarak maç izliyom yani keyfim yerinde, seviyorum hayatı.

maşukiye - sapanca tarafına kahvaltıya gidilebilir. başka bilemedim.

@zgrydn bana da o mantıklı geliyor su anda. spesifik olarak mekan/yer öneriniz var mı acaba?

seka park'ta bilim merkezi, kağıt müzesi, güzel buralar.
kerpe/kefken tarafına gezi.
ormanya. buraya mutlaka gidin, avrupa'nın en büyük doğal yaşam parkı.
eriklitepe tabiat parkı. buradaki bungalovlarda kalabilirsiniz de, yolu güzel, yeni bir tesis çok konforlu ve doğa içi bir yer (buraya ben gitmedim ama arkadaşlar bayıldı)
gölcük yazlık ılıcası tesisleri, tarihi bir alan birkaç sene önce restore edildi güzel tesis.
kartepe'de teleferik, kayak vb. buraya giden yol üstünde manzara kafe var, sapanca ve marmara'yı gören güzel bir teras.
at yarışları.
www.tjk.org

Kahvalti icin havanin guzel oldugu bi gunu yakalarsaniz maja kirkpinara gidin.

Hozier- Take me to church

open.spotify.com

youtu.be

(oyunu oynamıyorum)

The Bombay Royale - Gyara59
www.youtube.com

The White Stripes - The Hardest Button To Button
www.youtube.com

Future - Crushed Up
www.youtube.com

Royal Deluxe - i'm a wanted man
www.youtube.com

Nihil nihil- serpent bearer
youtu.be

open.spotify.com

şu üçüne takıldım bu ara:

nightwish - the poet and the pendulum
www.youtube.com

gojira - flying whales
www.youtube.com

insomnium - while we sleep
www.youtube.com

geç keşfedilenlerde bu hafta köşemizde ise şu var:

barabar - yürüyorum dikenlerin üstünde
www.youtube.com

güney koreli bts grubunun lideri olan RM'in solo çalışması olan "mono" isimli mixtape'ini döndüre döndüre dinliyorum. 7 şarkı, 25 dakika.

www.youtube.com

çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki ekleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/CAZ ve ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)

submotion orchestra - all yours

hedonutupia - şizolar

mustafa sandal - denize doğru

Kina grannis - gangsta's paradise (cover)

Jasmine thompson - ain't nobody (cover)

hümeyra - unuttum

Evet o zaman ayri.

bu gün her zaman bitişik yazılır diye biliyorum ben. this day için de bugün yazılır.

Bence de ayrı yazılır, bugün ile gün farklı kelimeler gibi düşünmek lazım. Ama içinde bulunduğumuz gün dışında bir güne bu demek bana biraz düşük geldi, şu gün kulağa daha iyi geliyor

Kadınlar günü.... bu gün sanayi devrimi sonrasında... diye devam eden cümle. Ayrı yazılması daha mantıklı geldi.

Riverdale 2.sezondan itibaren madde ceteleriyle savasa donusuyor. +16 der misin onu bilemem ama cinsellik bolca var.

Sense 8

Perfume olabilir. 16+ ve polisiye.

kismen riverdale

shameless

Californication

russian doll
YOU

Deuce

true blood

Shameless bence de.

entourage da izlenebilir.

entourage
ballers

(bkz: misfits)

shameless

True blood’u ve sense 8i izlemiştim.
Misfits ve perfume güzelmiş, beğendim.
Shameless ve you’yu izlemedim ama ekşideki başlığından ve çevremden biliyordum biraz. Önerileriniz için teşekkürler diğerlerine de bakacağım.

The mick

ben yiyorum. burdakinde kaşarlı ve zeytinli oluyor sadece. zeytinli güzel değil, kaşarlının içinde de kaşar olmuyor. ayrıca kıymalı poğaça ne ya :(

@candide
ben de genelde kıymalı böreğe denk gelip poğaça olarak pek görmemiştim ama bugün gittiğim bi fırında vardı ve çok hoşuma gitti. Merkezi bi yerdeki bu hafif sosyete fırınlarındandı ve poğaçalar yıllar sonra yiyip de midemi ekşitmeyen yediğim ilk poğaçalardı(bi kaşarlı bi kıymalı yedim ve malzeme oranı da baya iyiydi)

Bi de kişisel prensibim gereği bi şeyin içine et konulabiliyorsa konulsun. Sosisli poğaça da çok severim kıymalı görünce de "aa kıymalı poğaça ne yav" demem yani güzeldir muhtemelen diye düşünüp yedim ve güzeldi ¯\_(ツ)_/¯

Sen gerçekkten içinde zeytin kaşar olduğu için mi alıyorsun. Sıkıcı hamur kütlesinin içine sıkıştırılmış minicik katıkla hamur yemediğini zannetmeni sorgulamayı denesen.

Benim aldığım yerde sade ile diğer içinde bir şey olan pogaca hamurlari farkli . zeytini degdirmiş oldukları daha az lezzetli pogacayi almam daha iyi, peynirle bimden alınan salami, sosisi de yemiyorum zaten

Ben alıyorum sade poğaça, çünkü tadı daha hoşuma gidiyor. İçine eser miktarda konulan malzeme benim için pek bir şey ifade etmiyor. Ayrıca malzemeli poğaçanın hasını annem yapıyor. Sanırım yağı bastıkları için aynı poğaça tadını evde yakalayamıyorum.

ben de sade poğaça alıyorum tadı hamuru farklı geliyor. Sanırım hamurun içindeki yağ oranı fazla.

karaköy poğaçasını çok severim. özel olarak aldığım bi fırın var.

Ben de tabi ki ev poğaçasını tercih ediyorum ve düzenli olarak da dışarıdan poğaça yiyen biri değilim ama içinde yine de bi miktar kaşar olan, ya da boydan boya uzanan sosisi gördüğüm poğaçayı almak daha mantıklı geliyor sadeye göre.

Genelde dışarıdan hamurişi almam gerekirse kumru alıyorum mesela. En azından peynir, biber, domates var içinde. Hatta içinde kalın bi dilim salam olan versiyonları oluyor bazen. Bulursam ondan gömüyorum

tazeyken güzel olabiliyor. bir de içine krem peynir koymak için alınıyor genelde.

Cunku karbonhidrat bagimliligi <3

Kahvalti varsa sadesi daha iyi oluyor. Ama sadece pogaca yiycwksem ben de sade almam. Sereotlu ve beyaz peynirli iidir

takip. benim durum daha kötü market turşusu yiyorum. suyunu içmedikçe açıkçası çok zararı olacağını düşünmüyorum. sulu 680 net 300 küsür gr olan kavanozu 2 gün kullanmak evladır diye tahmin ediyorum

aşırı tuz tüketiminden dolayı yüksek tansiyon, böbrek rahatsızlığı, ödem vs olabilir.

tuz icerdigi icin fazlasi zarar, ama yendikce yeniyor meret

Lahana turşusu çok faydalı özellikle kışın yakalandığımız hastalıklara karşı. Bol su iç, diğer yiyecekleri mesela peyniri falan tuzlu yeme bişey olmaz bence.

Evde yapılmış kimyasal kullanılmamış turşu hakiki bir ilaçtır.

çıkışta sıkıntı yapar sirke dr bir süre ara ver demişti.

Iyotun da ziplar, tiroid vs..
Ben oyle bi kere belami bulmustum.

günümüz modasında altına spor ayakkabı giyilemeyecek kıyafet yok neredeyse. tam olarak ne giydiğini yazmamışsın ama bence spor ayakkabıya devam. ayak sağlığı çok mühim, kahrolsun rahatsız ayakkabılar.

Topuklu giymesen de oxford model giyebilirsin.

adidas stan smith tarzı beyaz sporlar düz elbiseye bile gidiyorlar. oxford tarzı şeyler de ara sıra giyilebilir. kumaş pantolonun altına ben de spor giyiyorum, kötü durmuyor. önemli olan doğru modeli ve rengi seçebilmek.

Her şeyin bir bedeli var ya malesef. Biz de bayılmıyoruz sabah kalk wax sür, pantolon kemer saat uydur, gömlek giy üstüne kazak giy ne bileyim blazer giy iç mekanda sıcaktan öl falan ama napıcan şık görünmenin bedeli de bu. O bedeli ödemek istemiyorsan eşofman skechers ayakkabı devam. Tercih meselesi.

Dar pantolon blazer spor ayakkabı
Mini siyah elbise babet
Blue jean stiletto
Bunların her türlü gideri var üç beş de aksesuar ekledin mi oldu bitti
Babaanne veya bankacı abla takımına gerek yok

Dip not : ceket giy ceket iyidir

Bir oxford ve bir beyaz spor ayakkabıyı dar paça veya havuç pantolonlarla, üstüne gömlek, bluz ceket veya hırka ile birleştirip çok güzel kombinler yapılabilir. Keşke home office çalışmasam da ben de giysem :)

Ayağımda ve kalçamda sorun var, kısa toplantılar haricinde maalesef artık stilettolar benim için hayal. Ama hafif kalın topuklu, oxford tipi ayakkabılar candır. stansmith'ler yazlık elbise altına iyi gider. Kışın az topuklu bot bütün pantolonların altında klas durur.

Topuklu ayakkabi giymek zorunda degilsin.
Tabani ortopedik olan klasik ayakkabi modellerinden al.

(bkz: zara) (bkz: mango)

2-3 tane ayakkabı mağazası gezsen zaten aradığın modeli bulursun. smart casual giyim için genelde kulanılan tipler belli. kanvas pantolon+ ceket altına yarı klasik taban ıyumuşak ayakkabı yada kot pantolon+blazer ceket altına abartı olmayan spor ayakkabı olabilir mesela. inci hotç gibi mağazalara bak bence.

Durum aynı :)

Senin istediğin tek bir şeyi hemen yapmadı diye siliverirsen ilişkilerin uzun sürmemesi kaçınılmaz olur, her denileni yapana arkadaş değil köle denir çünkü. O asistan birkaç defa evet olur hallederiz dedi diye her konuda bunu sürdürmek zorunda değil veya onun konumunda sen olsan sen de değilsin.

ya tek taraflı bakmamak lazım duruma. o asistana acaba kaç kişi soru soruyor günde, illallah etmiş olması bi anda huy değiştirmesinden daha olası değil mi? bir ton saçma sapan soruya maruz kaldığına eminim, veya cevabı rahatça başka yerden bulunabilecekken kolay geldiği için ona sorulduğuna..
kimsede tahammülsüzlük yok demiyorum tabii ki, bence yaşadığımız dönemin sorunlarından biri hatta. ama bu yüzden asosyalleşmek çok mantıksız, insanları rahat bırakarak da ilişki kurabilirsiniz diye düşünüyorum.

hata senin.suçlu sensin.bilmen gereken şeyi ikinci kez sorup cevap almak istiyorsun.
kimse sana açıklama yapmakta zorunlu değil.

AĞLA

Cevabini dahaonce verdiyse ve kendin arastirmak ya da geri donup bakmak yerine yine soruyorsan “nasi olsa cevap verir” diye haksizsin. Asistansa ozel asistanin degil sonucta. Kibarca cevap vermis. Fazla alingan ve muhtemelen tembelsiniz.

bir şeyi tekrar sorma olarak anlayamadım orayı ama, kibar davranmak konusunda haklısın.

benim de dekanlıkta işlerim oluyordu. yazı işlerindeki kadına bana göre "normal" davrandım. görevi olmasına rağmen her bilgi için teşekkür ettim vs. ama diğer öğrencilere bakıyordum hiç ne teşekkür ediyorlardı ne de çıkarken iyi günler, girerken merhaba diyorlardı. garibime gitmişti.

sonuç, bu kadın bir ara benim bir hocamı yerinde aramış bulamamış. ben bir hafta sonra bir şey için yanına gittiğimde bana durduk yere bağırdı "sizin aptal bölümünüzden bıktım" diye. aptal gibi kalakaldım ben de napıyım, böyle şeylerde pısıp kalıyorum. olayla alakam bile yok ama azarı ben yedim anlayacağın. şimdi ben de diğer öğrenciler gibi davranıyorum ve mümkün mertebe onla muhatap olmuyorum. zaten zorunluluktan oluyordum.

çok uzun yazdım özür, işin özeti hele bu memur tayfasına "normal" davranmaya gelmiyor. ayı gibi davranın. sevgiler.

insanlarin aileniz gibi mevlana sabriyla yaklasmalarini beklemek... ne diym. O bahsettiginiz global family kavrami bu dunyada zor. Ozetle;
ne kimseden kirilin, Ne de kimseyi kirin.

çok dayak da yemişsindir bence küçükken sen.

Yeme bence bozulmuştur.

Nohut gibi yiyecekler genelde bozulmuyor. Az biraz isitin tadi kokusu saglamsa yiyin.

ben olsam kokusunda-görünüşünde-tadında bi sıkıntı yoksa yerim. ama ekşidiyse, sulandıysa fln yemem.

Bozulmaz. Tum yemegi isitmak yerine yiyeceginiz kadarini isitin bi dahakine.

Suyu sunmuyorsa yenir